Türük- Kürüt ( Tersten oku)
Bütün tezleri yeniden yazdıracak bir yazıdır…
Dünyayı sevgisiz büyüyen insanların savaşı mahvetmiştir. Bütün insanların kökeni sonuçta aynı yere çıkar. İnsan olarak kardeşiz. Belki din olarak da kardeşiz. Millet olarak da kardeşiz. Hz.İbrahim’in milletindeniz. Kimimiz kendisine Türk diyor, kimimiz Azeri, Kazak, Başkurt, Noğay, Özbek, Kürt vs. Eyvallah inkar etmiyoruz. Yani senin Kürt’ün Kürt olduğunu inkar eden yok zaten. Kardeş olduğumuzu hatırlamadığınız için maziye bakıyoruz. Kendinize Kürt dediğiniz zamandan biraz daha geriye gitmenizi, kendine Türk, Azeri, Kazak vs diyen kadar Türk olduğunuzu hatırlamanızı bekliyoruz. Her ne kadar kabul etmeseniz de Nuh’un oğlu Yafes’in oğlu Türk’ün torunusunuz. Beriden olmasa bile taa oradan “Kardeşiz” yani!
Persler, Medler yani İrani milletlerin kökeni Aryan denilen topluluktur. Kafkasya, Türkistandan, Türk memleketlerinden gelmişlerdir. Ar, As, Kas, Ur, Gur, Yz, Guz, Etrüsk, TatAr hepsi ön Türklerin yani ProtoTürklerin adlarıdır.
Taciklerin, Kürtlerin, Afganların, Pakistsnlıların ataları Karluk Türkleridir. Bir kısmı Karlukların tabi Soğdlardır. Dilleri Kençekçe’den oluşmuş olup Özbek lehçesine benzer. Soyları Karluklarla karışıktır.
Kökenleri Soğdania yani Soğdlar’dır. Soğdlar ise Türk Sır Budun Kençekler’in etkisinde gelişmiş Karluk Türkleriyle karışık bir topluluktur. Aslında Karluklar dediğimiz Türk kökenli olup Hint sınırında olduğundan onlardan etki vardır. Kaşgarlı’da açıkça geçiyor.
Kençekler ise Türk Sır Budun’dur, Sümerlere Kenger adını veren, Kangar ismiyle Göktürkleri kuran ata budundur. Oğuz Han’ın, Alp Er Tunga’nın Tonyukuk’un soyu yani hanedan soydur. Farsça’nın ortaya çıkışı Partlarladır, Partlar ise %100 Türktür. Ama öncesinde Asur Türk devletinin kullandığı dildir. Soğdlardan etkilenmiştir. As-Ur, Ön Oğuz demektir. Anadoludaki binlerce yer adı En eski Türkçe olan Kençekçe’dir.
Farsça, gramer yapısı açısından eklemeli bir dildir. İngilizler tarafında Hint-Avrupa dim grubuna eklenmiştir. Farsçada Avrupa dillerinin gramerinde görülen sözcük cinsiyetlerine de rastlanmaz. İngilizler Hindistanı sömürsün diye Hint Avrupa denilen dil grubuna eklenmiştir.
Bu söylemlerle ırkçılık yapmıyoruz. İnsanların bir kılan şeylerin başında dil gelir. Dilde bir olduklarını gösteriyoruz.
Milletini özünü bilmeyen toplumlar da dilleri de yok olur.
İngiliz hangi dil tarih oyununu yazarsa yazsın, Özbekçe de olduğu gibi Tacikçe de eski Türkçe kökenlidir. Kökenleri Soğd ve “Ar” proto Ön Türklerdir.
Farklı demelerinin sebebi milletleri ayrıştırıp uzaklaştırmak istemeleridir. Misal sen Özbekçe Türkçe değil dersen senin neslin Özbekçe ayrı dildir der, onun nesli özbekçe Hint diliymiş der. Hintlileri sömüren ingiliz seni bu algıyla sömürür. Sömürgecilik dedikleri şey böyle başlar.
Ne yapmak istediğimizi anlamışsınızdır umarım!
KÜRTLER
Kürtlerin ataları 3 grubun karışımı olup nihayetinde hepsi Türklere çıkar. Kırgız, Kazak, Özbek gibi Öz Türktür yani. Şöyle ki;
- Oğuz Han’ın bir torununun adı da Karluk boyundan gelen Kürt’tür. Aslı Kurt’tur. Ayrılıp dağa yerleşince Kürt denilmiştir. Yani yabani, dağlı manasında Kürt!
- Göktürkçenin eski hali iki taraflı okunur. Sağdan okursan Türük / Türk soldan okursan Kürüt / Kürt okunur. Hilalin iki ucu gibi.
- Sakalar ve Partlar iki Türk devletidir. Doğu batı yönetim şeklidir.
- Medler, Partlar ile Avrupalıların İrani dediği halklar öz Türktür. Kökenleri “Aryan” milletine çıkar. Yani “AR” proto Türklere. Kafkasya ve Türkistan’dan gelen ön-Türklerdir. Ar,As,Uz,Ur,Guz,Gur,Ogur,Oguz,Oğ-Uz, İs, Kang, TatAr, AvAr, SuvAr, UyGur, BulGur sıralı proto Ön Türk’lerin isimleridir.
Ar boyunu sonra Kar, KarLuk olarak görürüz
- Soğdlar, Tacikler, Pakistan ve Afganistan ile yer yer karışmışlardır
- Türkler Turani ve Gurani diye ikiye ayrılır.
Turani olanlar OğUz, UyGur, Kıpçak, Kanglı gibi 24 millettir. Gurani olanlar ise Guran, GurEyş, Gurmançi, Gırt, Zaza, Çerkes, Çeçen gibi milletlerdir. Kürtler Gurmançi kolundandırlar.
-Nuh (as) Ham,Sam,Yafes üç oğlu vardır.
Yafes’in 7 oğlu vardır. Gomar(Sümer), Meday, Magog, Yavan, Tuval, Meşek ve TirAs
GomAr Sümer devrinden kalma “Türk” ünvanı alan kişidir. Yani peygamberler yolu dediğimiz yolun muhafızlık ünvanı! Togarma, Teoman olarak bilinir. Oğuz’un Han’ıdır. Yani Yafes’in soyunu temsil eden “Oğ” un Uz’un. Öğ öküz, ana, öğ(süz), çift boynuz sahibi, Zulkarneyn manalarına gelir. Yani Oğuz Han Zülkarneyn’dir. Odİn denen kişidir. Nuh as. In adı eski dilde tersten okununca Nuh olur. Zi Uff Sudra’dır.
- Kurdistan dediğiniz keşimedeki İSTAN eski Türkçede yurd demektir. Bütün Türk yurd adları bu kelime ile biter. Türkistan, Türkmenistan, BaşKurdistan, Kazakistan, Pakistan, Tacikistan, Afganistan, Bulgaristsn, Macaristan gibi. İSTAN daki “İS” İskitten gelir. İs Tan’ı demektir. “Tan” yurd demektir. VaTan” derizya hani. Va son demektir. Son yurd!
-ProKürt diye bir kavram yoktur. Kürt milletinin proto yani Ön milleti önTürk çıkar.
- Yörük Türkmen ayrımının bir şekli de Türk Kürt ayrımıdır. Türk göçebe, Kürt ise Türkmen’den ayrılıp dağa yerleşendir
- Günümüz Kürtlerini; Öz Kürt boyu, sonradan Kürtleşen Türk aşiretleri, Karluk - Soğd karışımı İrani dedikleri eski Türk kökenli nesil olarak 3’e ayırabiliriz. Zaten birbirine karışmıştır.
Bir de Pkk gibi terör örgütü var ki; Ermeni, Rus, İsrailli, Alman, Fransız paralı askerleriyle oluşturulmuş bir terör örgütüdür. Siyonizm ya yok ederek ya da kandırarak sömürdüğü bir kısım Kürt çocuklarını bu örgüt için kaçırıp kullanmıştır.
- Yani özetle Kürtler öz Türk soyudur. Genleri diğer Türklerden daha yoğun Türk çıkar.
-McDovvalTm’a göre "Kurtii" kelimesi Zagros dağlarında yaşayan Part ve Selevkî paralı okçulara verilen isimdir"
-
GUR (T) BOYLARI
Nuh`un 4 oğlundan biri olan YASEF`ten doğan TÜRK`ten adını alan
TÜRKLERİ; GURANİ ve TURANİ olarak ikiye ayırtmaktayız. Bu iki ismin UR
veya URARTU medeniyeti ile ilişkisini görmekteyiz. UR`un başına G
harfini getirdiğimizde GUR(ani), T harfini getirdiğimizde TUR(ani)
olur. Türk olan SUGURların(Sümerler) baş şehri UR(fa) kentinin de
GURANİ ve TURANİlerle ilişkisi vardır. GURANİLER; Gurmançlar, Lurlar,
Kelgurlar ve Kırtlar(Zaza) olarak ayrılılar. Zazalara
DIMBILİ(Dumbelular) de denilmektedir.
Türkler, Ergenekon`da yol gösteren KURT`un adını 24`lü teşkilatlanmada
kullanmışlar ve kendi boylarının önüne veya arkasına GUR eki alarak
Ergenekon`daki Kurt`un adını yaşatmışlardır. Kürtçe`de GUR; Kurt
demektir. Eski Ana Türkçe`de bir kelimenin sonuna (T) harfi
geldiğinde, onu çoğul yapardı. İşte bu GUR kelimesinin sonuna (T)
harfini koyduğumuzda GUR(T) olur. Yani KURTLAR manasına gelir. Rakımı
yüksek ve soğuk olan bölgelerde bazı harfler sertleşir. Rakımı düşük
olan sıcak yerlerde bazı harfler yumuşar. Bazen "K, G" olur, "T, D"
olur. "Ç, C" olur. Anadolu`daki köylü analarımız, GURT, GURBET, GURBAN
derler. Yani G ile K harfinin yer değiştirmesi kelimenin anlamını
bozmaz. Kürtçe ve Türkçe`de KURT kelimesinin aynı kökten geldiğini
görmekteyiz. Kelimenin kökü GUR veya KUR`un sonuna (T) harfini
eklediğimizde GURT veya KURT olduğunu görürüz.
Milletlerin boylardan oluşan AİLEleri vardır. Slav ırkının ailesine
"Slav Boyları" denildiği gibi, GUR AİLESİnden oluşan boylara da GUR
BOYLARI diyoruz. Türk Boyları, bu defa GUR BOYLARI, bir başka deyişle
GURT-KURT BOYLARI olarak karşımıza çıkmaktadırlar. Bu GUR Boyları
incelendiği takdirde, Türk Tarihinin ve Dünya Tarihinin yeniden
yazılması gerektiği ortaya çıkar. Emin Oktay`ın güdük tarihinin yalan
ve yanlışlarla dolu olduğu görülür. Araştırmalarımız GUR`ların 15
değil, sonraları 24`lü kuruluşa göre adlanan 24 boyunu da ortaya
çıkarmıştır ve her boyun mutlaka GUR ünvanı aldığını görmekteyiz:
1-ASGURLAR(Asurlar)(Asuri isimlerle Kürtçülük yapanlar, Asurların Türk
olduklarını bilseler ne yaparlar acaba?), 2-BEŞGURLAR(Bel Gur-Bulgar),
3-BİTİGURLAR, 4-DİĞURLAR(Digorlar), 5-FİNOGURLAR(Finler),
6-GOGURLAR(GOV GURLAR, Gogarlar) 7-ONGURLAR(Hongurlar, Hunlar,
Hungarya, Acarlar, Macarlar), 8-KANGGURLAR(Kangal), 9-KUTRİGURLAR,
10-LİGURLAR(Lekler, Lazlar), 11-OGURLAR(Oğuzlar), 12-SALGURLAR(Salur),
13-SARIGURLAR(Sarıuygur), 14-SÜGURLAR(Sümerler), 15-SİGURLAR,
16-TABGURLAR(Taballar,Taburlar), 17-TUGGURLAR(Tokarlar),
18-TOKUZGURLAR(Dokuz gurlar), 19-ULZİNGURLAR(Ulus), 20-UTİGURLAR(Uti,
Eti, Hiti, Hati, Etiler-Hititler), 21-UYGURLAR, 22-ÜGURLAR(Üçgurlar),
23-VİGURLAR(Vugullar), 24-İGURLAR… GUREYŞİ(Kureyş Kabilesi) ve
GURAN(Kuran) ile GUR ilişkisine daha sonra değineceğiz.
Prf. Dr. De
Groot "Die Hunnen" adlı kitabında; Oğuzhan`ın torunlarından birinin
adı "KÜRT" olarak geçer.
Bu 24 GUR BOYUndaki GUR kelimesi zamanla GAR veya AR şeklini almıştır.
MacAR, AcAR, HunGAR, BulGAR gibi anılan boylar da Türk`tür. Tarihte
bir GUR DEVLETİ de vardır. Bunu Saka/İskitler, yani Hunlar
kurmuşlardır. Bu GUR DEVLETİnin dünya hakimiyeti vardır. Bu Devletin
hakanına GURHAN diyorlar ki; bu kişi OGURHANdır. OGURLAR,
İslamlaştıktan sonra Arapça`daki (Ra) ve (Ze) harfinin benzerliğinden
dolayı, (Ra)nın üzerine bir nota konularak (Ze) olarak okunmaya
başlanmış ve OĞUZLAR olmuştur. Bu tarihten sonra da OGURHAN, OGUZHAN
olarak okunmaya başlanmıştır. Yine Cengizhan`a da lakap olarak GURHAN
denilmiştir. Bir başka deyişle KURTHAN denilmiştir.
Gelelim KURT-KÜRT ilişkisine. Kürtler kendi aralarında birbirlerinin
boylarını sorarken "Tuyi Kurda mı?" yani "Sen Kürt müsün?" sorusunu
sormazlar. "Tuyi Kurmonca mı?", yani "Sen Gurmanç mısın?" sorusuna
karşıdaki; "Azi Kurmoncım" "Ben Gurmancım" diyerek cevap verirler.
Kürtçe GUR, KURT manasına gelir demiştik. MEN, MAN adam, kişi,
şahsiyet manalarına gelmektedir. Yani farkında olmadan Kürt, Kürde
"Sen KURT ADAM mısın?" diye sorar, diğeri de farkında olmadan "Evet,
ben KURT ADAMIM" diye cevap verir. Buradaki GUR Türkçe`dir, çünkü
ileride GUR`un GURT ve KURT olduğunu göreceğiz. "Az, Azım; Öz, Özüm"
kelimesi ile aynı kökten olup Türkçe`dir. Men(Azerice), Ben,
Mın(Uygurca,Kürtçe), Man(Latince) da Türkçe`dir. Öyle ise Kürtçe
sanılan bu üç kelime ile sorulan soru ve verilen cevap tamamen
Türkçe`dir.
Dolayısı ile Kürtler kendi aralarında birbirlerini GURMANÇ diye ifade
ederler. GUR+MANç`ların da GUR Boylarından olduğunu anlıyoruz. Çünkü
başına GUR ünvanını almıştır. GURCU-GÜRCÜ`lerde de GUR ünvanı başa
gelmiştir. UyGURlarda da GUR ünvanı sona gelmiştir. UR, GUR, GURT,
KURT, KURTÇA, KÜRTÇE`nin de aynen GUR kökünden geldiğini görmekteyiz.
Kırmançi temel bir Kürtçe dil olarak görecelidir; çoğunluğun dili olarak Pehlawaninin yerine geçerek mevcut konmuna geldi. Kurmançinin yaygınlaşması ancak 14. yy.’da ve Kürdistan’ın giderek göçebeleşmesiyle mümkün olmuştur.
Gurmanç veya Kurmançların GURANİCE konuştuklarını Marksist Ermeni
PKK`lılar da kabul etmektedirler. Ancak hedefi GUR meselesinden
saptırmak için GURANİCE yerine GORANİCE konuştuklarını ifade ederler.
Kürtçe GUR, KURT demek, GORA, çorap demektir. Kürtler Çorapça
konuşmadıklarına göre, GURANİCE konuşacaklardır elbette. GURANİCE
konuşmak demek KURT DİLİ İLE KONUŞMAK demek olduğuna göre, bunu
kısaltacak olursak; KURTÇA konuşuyorlar demek daha doğru olur. Peki
KURTÇA ile KÜRTÇE arasında yazılış ve mana bakımından ne fark vardır?
Sadece (U,Ü) harflerinin noktalarının yer değiştirmesinden ibarettir.
Bu da manayı değiştirmez. Büyüklerimiz; Biz Kürtler, bundan 80-100 yıl
önce yaylalardan, dağdan inerken, yerleşik olanlar bize; "Kurtlar
geliyor" derlerdi. Gurmançlara daha önceleri KURTLAR denilmektedir. Daha sonraları KÜRTLER denilmeye başlanmıştır. Soranice Kürt
lehçesi değildir. Soranice, Süryanicedir. Sami dillerindendir ve
Soraniler Hıristiyan, Gurmançlar Müslümandır. Kürtler Süryanice
diyemedikleri için, telaffuz zorluğundan dolayı Soranice diyorlar.
Böylece Süryanileri, Ermenileri zoraki Kürtlere akraba yapmak
istiyorlar.
Kaşgarlı Mahmud’un Divan’ında Kürt kelimesi şu şekilde geçer.
1- At arpayı kürt kürt yedi” örnek cümlesiyle sert nesleri yerken çıkan kürt kürt sesi anlatılıyor
2- Yay, kamçı ve değnek gibi sert şeylerin yapıldığı kayın ağacına da “kürt” dendiği anlatılıyor.
Oğuz destanında ise Kar” içinde yaşayan Karluklar’ın bir bölüğüne sertleşmiş kar üzerinde “kürt kürt” diye yürümelerinden dolayı bu adı aldıkları anlatılıyor.
GURANİCE(Kurtça-Kürtçe) kelimelerden, Arapça, Farsça, Latince,
Süryanice, İbranice kelimeleri çıkardığımızda Kürtlerin, Hz. İsa`nın
doğumundan 3000 yıl önce konuşulan "Ana Türkçe" yi halen muhafaza edip
konuştuklarını görmekteyiz. Bu kelimelerden örnek verecek olursak;
Kürtçe, yani başka deyişle Kurtça Kurbağa`ya "BAK" diyoruz. Kaşgarlı
Mahmut`un Divanında; "BAKA" diyor. Anadolu Türkleri;
"KURBAKA(kurbağa)" diyorlar. Kürtler derin manasına "KUR" diyorlar,
Türkler sadece ÇU ekleyerek ÇUKUR diyorlar. Sümerler de Cehennem
Çukuruna "KUR" diyorlar. Kürtler çabuk manasına "ZU" diyorlar, Kazak
Türkleri "ZUDLİK" diyorlar. Kürtler Ben yerine "MI, MIN" derken,
Azeriler "MEN", Uygurlar; "MIN" Anadolu`daki Türkler "BEN" diyorlar.
Kürtler Et için "GOŞT" diyorlar, Özbek ve Uygurlar da "GOŞT" diyorlar.
Yine Kürtler ovaya "DAŞT" derken, Özbekler de "DAŞT" diyorlar.
Anadolu`daki köylü Türkler "DEŞT" diyorlar. Kürtler iğneye "DARZİ"
derken, Türkler iğneyi kullanana "TERZİ" diyorlar. Kürtler vatan
yerine "VELAT" derken, Türkler "İL" kökünden hareketle bazı Arapça
ekler ekleyerek; "İL, VİL, VELAT, VİLAYET" demektedirler. Bu
kelimeleri çoğaltmak mümkündür. Böyle Türklerle-Kürtlerin ortak
kullanmış oldukları 5000 den fazla kelimeye ulaşmış durumdayım.
Şerename`de "Kürt Oğuznameleri"nden söz eder. Bizde "Oğuz Kürt
Boylarını" ele alıyoruz. Urfa`da Badıllı(Beydili), Adıyaman`da
Kovi(Kayı), Nizip Barak`ta Bayındır Kürdü ve Kürdülü, Urfa`da Döğer
Kürdü, Siverek`te Karakeçili Kürdü`dür. Tarihçiler, bu boyların
Türkmen olup, sonradan asimile olarak KÜRTÇE`yi öğrendiklerini
yazmaktadırlar. Aslında kimse asimile olup, kimsenin dilini öğrenmedi.
Çünkü Kürtler, Tarihte çok ezici büyük bir medeniyet kurmadılar ki;
başkalarını asimile etsinler. Kürtler zaten KURT BOYLARI oldukları
için "Ana Türkçe`nin" bir Lehçesini koruyan boylardır. Sonradan bir
dil öğrenmiş değillerdir.
Kürt adlı uruğu, yazın tepesinde ve kuzeyde kar bulunan yüksek yaylaklarda yaşadıklarından, böyle anılmışlardır. Biz, bu adın eş anlamını, Karluk diye tanınan Oğuzlarda da görmekteyiz. XIII. Yüzyıldan kalma Uygurca yazılı ?Oğuz Kağan Destanı’nda, Orta Asya’daki yüce Tanrı Dağlar bölgesinde yaşayan Karluk, kar-lık) Türklerine bu adın, kar içinde yaşadıkları için Oğuz Kağan tarafından verildiği belirtilmektedir.
Türkistan’ın güney kesiminde Afganistan’a değin yayılan Karluklar, 751 Talas Savaşı sırasında İslam Arapların tarafını tutarak, Çinlilerin yenilmesini sağlamışlardı. Bu Karluk Türkleri’nin güneyde devlet kuran bir koluna verilen Abdal adının, kuzey-Hint dilince, karlık (karlı yerde yaşayan) anlamına geldiği tespit edilmiştir
Sonuç olarak, Kürtler yani Gurmançlar vardır ve onları inkar etmiyoruz. Ancak Türklerle aynı soydan, kandan ve candan
gelmektedirler. Kürtçe veya Gurmança vardır, onu da inkar etmiyoruz.
Ancak Gurmançca veya Guranice, başka deyişle Kürtçe veya Kurtça; Eski
"Ana Türkçe`nin" bir LEHÇESİDİR
TÜRKMEN ve Kürt aşiretleri aynı kökten gelmektedir. Hatta önceden Türk diye adlandırılan ve Selçuklu tarafından güneye yerleştirilen bir çok aşiret Kürt olarak anılmaya başlamış ve Kürtleşmiştir.
OSMANLILAR şehir dışında yaşıyan, bilhassa göçebe olan aşiret ve oymaklara TÜRK-TÜRKMEN demiş, bunların düzlük, ovalık yerlerde yaşıyanlarına YÜRÜK, dağda yaşıyanlarına da KÜRT tabirini kullanmıştır. Tahrir Defterleri'ndeki ifadeleri bu anlayışla değerlendirmek gerekir.
Ne var ki, ta 900'lü yıllardan itibaren gelen bir değişim vardır. O tarihlerde MÜSLÜMAN olan OĞUZLAR'ı diğerlerinden ayırmak için kendilerine TÜRKMEN tabir edilmeye başlanmıştır. TÜRK-MEN, "TÜRK'ün iyisi, hası" anlamına gelir. Güçlendirme takısıdır.
Bu MÜSLÜMAN (OĞUZ) TÜRKMENLER daha sonra MÜSLÜMAN olmayan OĞUZLAR ile savaşmışlardır.
SELÇUKLU DEVLETİ kurulmuş, bir kısım TÜRKMEN yerleşik şehir hayatına geçmiş ve SELÇUK adını almış, bu sefer göçebe TÜRKMEN boyları ile yerleşik SELÇUKLULAR arasında bazı sürtüşmeler olmuştur.
Arkadan gelen TÜRKMEN boyları bu sefer OSMANLI DEVLETİ'ni kurmuş, yerleşik hayata geçenler OSMANLI adını almış, göçebeler ise TÜRK-TÜRKMEN-YÜRÜK-KÜRT diye anılmaya başlamıştır... KÜRT adı SELÇUKLU'da geçmez.
SELÇUKLU-TÜRKMEN, OSMANLI-TÜRK, hatta şimdiki TÜRK-KÜRT sürtüşmesi şehirli- dağlı uyumsuzluğundan kaynaklanmaktadır. Şehirleşen insanın "kürtlüğü" ortadan kalkınca, sürtüşmede kaybolmaktadır.
Aşağıdaki aşiretleri bu anlayışla incelemek gerekir.
ABDALLI / ABDALÂN AŞİRETİ: Afganistan'dan gelerek Anadolu'da muhtelif yerlere yerleşen ABDALLAR, HAPTAL / EFTALİT Türkmenleri'ndendirler.
Adapazarı, Orta Anadolu, Toroslar, Silifke (İçel) ve Antalya bölgelerinde yaşayanları Türkçe konuşurlar... Tunceli, Erzincan ve Tercan taraflarına yerleşerek Abdallı adını yaşatanlar ise Kürtçe konuşmaktadırlar...
Anadolu'da Abdallı (Ankara, Sivas) ve Abdalân (Bingöl) gibi köy adlarına rastlanması onların Türklüğünün delilidir. Ayrıca Grek tarihçilerin TÜRKLER'e HEFTALİT dedikleri de unutulmamalıdır.
AKKEÇİLİ OYMAĞI: MİLLİ Aşîreti'ne mensûp olan Akkeçililer, Osmanlı Tahrîr Defterleri'nde "YÖRÜKAN TÂİFESİ'nden" gösterilmişlerdir... Herkesin bildiği gibi YÖRÜK-YÜRÜKLER ANADOLU'da göçebe TÜRK oymaklarına verilen addır. YÜRÜMEK'ten gelir.
ALANLI AŞİRETİ: Hazar Denizi'nin kuzeyinde, Dağıstan'da ve Kırım'da yaşayan İran menşeli, Türk!eşmiş ALANLAR'ın bir koludur... Özelliklerinden dolayı ALANLAR'ı TÜRK sayan tarihçiler de az değildir.
Çok geniş bir sahaya yayılan kadim Alanlar'ın Anadolu'da bıraktıkları izler bilinmektedir... Bu cümleden olarak, Anadolu'da birçok Alan isimli köyler yanında Alanbaşı (Artvin), Alancık (Diyarbakır), Alanyazı (Tunceli), Alanlı (Mardin) gibi sayısız köy isimleri de mevcûttur.
Anadolu'da TÜRKÇE konuşan Alanlılar'dan başka, bugün Kürtler arasında Kürmançça konuşan bir Alanlı aşîretinin Tunceli'de yaşadığı bilinmektedir...Aradaki tek fark bu "ağız" farkıdır
ANTARLI / ANTERLİ AŞİRETİ: Urfa ve Mardin bölgesinde yaşayanları Kürmanç olup Akkoyunlu oymaklarındandırlar.
ANTARLILAR, Osmanlı Tahrîr Defterlerinde "Konar-Göçer TÜRKMâN TAİFESİ'nden" gösterilmişlerdir.
ARTUŞİ / ERTUŞİ / HERTUŞİ AŞİRETİ: OĞUZLAR'ın bütün husûsiyetlerini yaşatan ve bir bölümü Suriye ile Irak'ta yaşayan bu boy, Anadolu'da Hakkâri, Van ve Cizre (Mardin) bölgelerine dağılmıştır.
Kalabalık olan Artuşîler 12 oymaklı bir Kürmanç topluluğudur .
ATMA / ATMALI AŞİRETİ: TÜRKMEN ve 12 oymaklı Kürt boyuna ayrılan Atmalar, Sünnî ve Alevî'dirler... Boylar topluluğundan mürekkep bir konfederasyon olduğu anlaşılan Rişvav kabîlesine bağlı olan Atmalar Kürmançca konuşurlar.
Konfederasyon içerisinde yer alan ve TÜRKÇE adlar taşıyan 12 boyu şunlardır: 1- TİLKİLER, 2- KIZIRLI, 3- HAYDARLI, 4- KETİLER, 5- SADAKALAR, 6- KIZKAPANLI,
7- KARAHASANLAR, 8- KARALAR, 9- AĞCALAR, 10- TURUÇLU, 11- KABALAR,
12- MAHKÂNLI( Ay Kanlı)
AVCILAR AŞİRETİ: Osmanlı Tahrîr Defterlerinde "TÜRKMÂN YÖRÜKÂNI TÂİFESİ'nden" gösterilmişlerdir. Saka kökenlidirler. Bu ifade "TÜRKMENLER'in düzlükte yaşayıp yaylalara göç edeni" anlamına gelir.
AVŞAR / AFŞAR AŞİRETİ: 24 OĞUZ boyundandırlar... Tarihte ehemmiyetli rol oynayan Avşarlar geniş bir alana yayılmışlar ve 16. yüzyıldan itibaren Anadolu'ya gelmişlerdir.
Bunlardan büyük bir küme, 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar göçebe hayatını sürdürdükten sonra Kayseri'nin Pınarbaşı, Sarız ve Tomarza kazaları ile Kars'ın Ardahan ve Hoçuvan kazalarında yerleştiler
AYDINLI AŞİRETİ: Osmanlı Tahrîr Defterlerinde "TÜRKMÂN YÖRÜKÂNI TAİFESİ'nden" gösterilmişlerdir. Büyük bir ihtimalle Yavuz Sultan Selim'in Aydın yöresinden bu tarafa göçerttiği öz-be-öz bir TÜRK aşiretidir.
BADILLI / BADİLİ / BEDİLİ AŞİRETİ: 24 OĞUZ boyundan biri olan BEĞ-DİLİ'ne mensûpturlar, Osmanlı Tahrîr Defterlerinde "Konar-Göçer Türk Türkmân Ekrâdı Tâifesinden" gösterilmişlerdir... Bu ifade öz-be-öz OĞUZ TÜRKÜ ve BEĞDİLİ boyundan olan bu aşireti, "TÜRK soylu göçebelerin dağda gezeni" diye tanımlamaktadır.
Anadolu'ya geldikleri zaman Digor (Kars), Pasinler (Erzurum), Urfa ve Siverek (Urfa) bölgelerinde yerleşmişlerdir.
BALABANLI / BALABANLU / BALABANLAR AŞİRETİ: Horasan (İran) ve Dimetoka'dan (Rumeli) geldikleri yolunda kayıtlar vardır... Osmanlı arşiv vesîkaları da bunları "İran Ekrâdı Tâifesinden ve Yörükân Tâifesinden" göstermektedir. Bu ifade "İran'dan gelerin dağda gezeni ve Türkler'in ovada gezeni" anlamına gelir. Balaban TÜRKÇE bir kelime olduğu için "İran dolaylarından gelen TÜRKLER" olarak anlaşılması gerekir.
Konar-Göçer'dirler. Anadolu'da ve Rumeli'de yerleşmişlerdir... Rumeli'de "kürt" olmaması bu aşiretin Türklüğünün bir başka delilidir
BERİTANLI / BERDAN AŞİRETİ: İslâmlıktan önce TÜRKİSTAN'da bulunan Beritanlılar Türkçe konuşurlardı. İçel'de Berdan (Tarsus) çayına adlarını vermişlerdir.
Yer adlarının "yabancı" addedilerek değiştirilmesi, bizim Ortaasya ile ve kadim Türk toplulukları ile bağımızın kopmasına sebep olmuştur. Berdan Çayı buna en iyi örneklerden biridir.
Bingöl'deki Beritanlılar Kürmançça, Elâzığ'dakiler Zazaca konuşurlar& Göçebedirler .
BİRİMLÜ / BİRİMAN AŞİRETİ: Akkoyunlu boylarındandırlar. Öz-be-öz Türk'türler.
BOKHTİ / BOKHTAN / BOTÎ / BOTAN BOYU: Dicle Kürtleri (Kürmançlar- Irak Selçuklu Devletini kuran Oğuz Kirmaniler) 'nin iki ana kolundan biridir.
Son 300-350 yıldan beri Bokhtular "ZİLAN" (OVALILAR) adı ile anılmaktadırlar. Bunlar, Dede-Korkut Oğuznâmeleri'nde 24 Oğuzlar'ın Üç-Ok'lar kolundan Boğdüz soyundan gösterilirler. Yani öz-be-öz Türk'türler. Kürmançça konuşurlar. Ağrı, Doğubeyazıt, Eleşkirt'te yerleşiktirler. ZİLAN kelimesini ilerde açıklıyacağız.
Botiler(Boğdiler) 12 oymağa ayrılmışlardır: 1- Zili (Zilân), 2- Bıriki, 3- Deliki / Deluki,
4- Pirekhali, 5- Sevidi, 6- Ritki / Radikân, 7- Gelturi, 8- Kurdiki / Kurdikân, 9- Cemaldini,
10- Dilhiri / DiIiri / Diliki / Dilikân, 11- Mamzidi, 12- Celâli.
BECENEVÎ / BEÇENELİ / BEŞENEVİYYE / PEÇENE / PEÇENEK BOYU: Dicle Kürtleri'nin (Kürmançlar) iki ana kolundan diğeridir. Bunların adları da, diğer kol olan Bokhti gibi değişmiş, "MİLAN" (Bel / Dağbelliler / DAĞLILAR) demek âdet olmuştur.
Burada biraz durup ZİLAN ve MİLAN tabirlerini ele almak istiyoruz& Biz baştan beri bu yörede yaşıyan insanların OVALI ve DAĞLI diye iki kısma ayrıldığını, ovalılara YÜRÜK, dağlılara ise KÜRT dendiğini anlatmaya çalıştık. Bunların hemen hepsinin TÜRKMEN olduğu dile getirdik... Bu gerçekte de böyle , OSMANLI kayıtlarında da
Beçeneviler Kûrmançça konuşurlar. Osmanlı arşiv vesîkalarında "Göçer Ekrâd-Ulus Tâifesinden" ve"Türkmân Ekrâdı-Ulus Tâifesinden" şeklinde gösterilmişlerdir. Bu ifadeler dağda göçebe Türkmen ulusu anlamına gelir.
Burada da bu ULUS kelimesi üzerinde durmak gerekir. OSMANLILAR Beçenevilerden başkası için bu ifadeyi kullanmamıştır& Acaba niye?
Çünkü 9. A sırdan itibaren Bizanslılar Arapların karşısına Balkanlardan getirdikleri KUMAN, UZ ve PEÇENEK TÜRKLERİ'ni yerleştirdiler.
Bizanslılar 1071'de Alparslan'ın karşısına da UZ ve PEÇENEK askerleri ile çıkmış, ancak bunlar karşıda TÜRK bayrak ve tuğlarını görünce Alparslan'ın safına geçmişlerdir.
Selçukluların Anadolu'da karşılaştığı hıristiyan halk işte bu ULUS(MİLLET) denecek kalabalıkta ve insicamda PEÇENEK TÜRKLERİ ile UZ ve KUMAN TÜRKLERİ'nden oluşuyordu.
O dönemde hıristiyan olan Türkler sonradan müslümanlığı kabul ettiler ve zamanla bugünün kürtlerini meydana getirdiler.
Yine daha önce belirttik ki, asıl Kürtler OĞUZ boyunun BOĞDÜZ ve BEÇENE kolundan gelir.
UZ, GUZ kelimeleri OĞUZ anlamına geldiği gibi, UZ da OĞUZ'un ve BOĞDÜZ'ün kısaltılmış halidir.
Ayrıca ZİLAN kelimesinin UZ-AN ile bağlantısı da dikkatten kaçmamalıdır. UZ-AN, TUR-AN, GUR-AN gibi çoğul ifade eder...
BEÇENE de PEÇENEK TÜRKLERİ'nin bağlı olduğu OĞUZ koludur.
Bütün bunlar Bokhtan / Boti / Boğdiler gibi Peçene / Beçenevilerin de TÜRK olduğunu gösterir.
Anlaşıldığına göre UZ TÜRKLERİ ile PEÇENEK TÜRKLERİ farklı karakter gösterdiklerinden, biri ovalarda yerleşmeyi tercih etmiş ZİLAN olmuş, diğeri dağlarda yaşamayı tercih etmiş, MİLAN olmuştur.
Benzer tarzda farklılık KIRGIZLAR ile KAZAKLAR arasında bugün dahi sürer. KIRGIZLAR dağ göçebesi, KAZAKLAR ova göçebesidir. ÖZBEKLER ile KIRGIZLAR arasında da YERLEŞİK ŞEHİRLİ ve GÖÇEBE olma şeklinde bir farklılık görülür. AZERİLER ile TÜRKMENLER de bu şekilde değerlendirilebilir.
Bir de KURMANÇÇA meselesi var... Bölgedeki bazı aşiretlerin KURMANÇÇA konuşması, onların TÜRK olmadığını göstermez. KURMANÇLAR bahsinde konu üzerinde duracağız. Ayrıca bu dilde "kürtçe" diye belirtilen kelimelerin çoğunun TÜRKÇE'den bozma veya çok eski TÜRKÇE olduğunu ilerde göstereceğiz.
Beçeneviler de 12 oymağa ayrılmışlardır: 1- Berezav / Barzan / Berazi / Barzi / Barzini / Barzikâni / Baririsan / Barshan (Pars-Han)/ Barsan, 2- Cibranlı, 3- Karakeçili, 4- Hasenanlı,
5- Zirkan, 6- Sipkan / Sipki / Sibiki / Sibikan, 7- Karabaş, 8- Şeyhan / Şıhan / Şeyhlu,
9- Sidanlı / Şidanlı / Seydanlı, 10- Huytu, 11- Biriti, 12- Şigo / Şekki / Şilcak .
Burada da BARZAN, .BARSHAN, KARABAŞ kelimeleri göze çarpıyor. .. BARSHAN'ın PARS-HAN olduğu çok açık... Ortaasya'da parsa BARS denir, hala isim olarak kullanılır
BARZAN oymağı ise Irak Kürtleri'nin lideri Mesut Barzani'nin aşiretidir. Bu aşiret aslında Güneydoğu Anadolu'da ve TÜRK kökenli olmasına rağmen, sonradan nasıl olmuşsa aralarına göçebe yahudiler katılmış ve Sabatayistler gibi bir nevi "dönme" aşireti halini almıştır. Hikâyesini başka bir sayfada anlatacağımız şekilde Nakşibendilik taslamasına rağmen, bölge halkı tarafından dışlanmış ve Irak'a sürülmüştür. 1970'li yıllarda aşiretin reisi Mustafa Barzani Amerikan kuklası olarak Irak'ta Kürt isyanı çıkartmış, sonra da Amerika'ya kaçmak zorunda kalmıştı. Halen oğlu Mesut Barzani Yahudiler'le ve İsrail'le sıkı işbirliği içindedir ve Talabani ile birlikte Amerikan uşaklığını sürdürmektedir.
Aslında Irak, tarihi boyunca Türk olmuştur. Türklerin Irak'a yerleşmesi Anadolu'dan öncedir. Ülkenin adı bile Türkçe'dir. (IRAK-UZAK)
Ancak biz BARZAN kelimesinin de PARS-HAN'dan bozma olduğuna inanıyoruz. Yani Beçenevilerin bu iki oymağının PARS-HAN liderliğindeki tek bir oymaktan ayrılma ile meydana geldiğini düşünüyoruz. Farklılık telaffuzdan ibarettir.
BORLU / BORAN AŞİRETİ: Yörükân Tâifesinden'dirler. İç Anadolu Bölgesinde "Ulu-Borlu" ve "Kîçi-Borlu" (Keçiborlu) adlarını taşıyanlar Türkçe konuşurlardı. Öz-be-öz Türk'türler.
BUCAK / BUCAKLU AŞİRETİ: Osmanlı arşiv vesîkalarında "Yörükân Tâifesinden" gösterilmişlerdir. Yani Türk'türler. Bu yüzdendir ki, PKK ile mücadelede DEVLET'in yanında yer almışlardır. Yarı göçebedirler. Siverek (Urfa) ve köylerinde yerleşmişlerdir. Zazaca konuşurlar.
"Macarlar kendi tarihlerini araştırırken atalarının geldikleri Asya’ya giderler. Macarları meydana getiren yedi tane aşiretten birinin adı Kürt-Gyarmat imiş. Bu iki kabileden oluşuyor, birinin adı Kürtler (Macarca: Kurtu, Kirth, Kyurta). İşte bu Macar kabilesi ile Elegeş yazıtlarında adı geçen ‘Ben Kürt İlhanı Alp Urungu’nun ilişkisini ortaya koyarlar Orada bulunan 32 taştan birinin üzerindeki yazıları (MS 650) Macar bilim insanları çözer, aynen şöyle yazılıdır: “Ben Kürt İlhanı Alp Urungu’yum. Altın kemerim belimde, dokuz il/aşiretim var ve yaşım 40” Bu konu üzerine Türk tarihçisi ve eski TC valisi Sadi Koçaş şöyle der: “Kürtler, Baykal Gölünün batısında ile Yenisey ırmağının kıyısında ve Altay dağları ile Sayan arasındaki yaylalarda yaşardı. Bu Elegeş yazıtlarından anlaşılıyorki orada VII. yy’da yüzde yüz bir Elkan Kürtleri vardı.” Tabi burada Kürtler derken bir kısım Kürt demek daha doğrudur. Çünkü aynı taşların üzerinde yazılan bir şiirde bu zaten açıklanıyor ve bir kısmında şöyle deniliyor:
“Adım Qarçur yaylağımıza kar yağdı
Altı kabilesi, bir küçük kızkardeşi kalmış
Qarçur diğer kardeşlerinden ayrılmış”
Şiirin bu bölümünde Qarçur adı geçiyor ve hala bu isimle anılan bir Kürt aşireti vardır. Bu aşiretin esas yurdu Xorasan’dır ve şunu eklemekte fayda vardır ki Türk tarihçileri bu Kürtleri, Türk anlamına gelecek şekilde Oğuz diye adlandırır. Daha sonra bu Kürtler Moğol baskısı ile Azerbeycan’a gelirler ama oradan da Maraş’a gelmek zorunda kalırlar. Elbistan’da kurdukları Dulkadır Beyliği Osmanlılar tarafından ortadan kaldırılıca, büyük bir kısmı tekrar Xorasan’a gitmek zorunda kalır.
Günümüzde Azerbeycan’dakilerin çoğu asimile oldu ama Adıyaman ile Xorasan’dakiler hala Kurmancî konuşur. Yazıtta altı kabilesi var deniliyor. Xorasan’dakiler hala: “Bizim altı kabilemiz var, bunlar: Silur, Şaqûlî, Develi, Qere Weli, Taşikî ve Kersan” derler ki yazıtla birbirini tutuyor. Bir diğer nokta da Qarçur diğer kardeşlerinden ayrılmış deniliyor ki bu göçebeliği veya Kürtlerin bir bölümünü anlatır. Kısaca, Kürtlerin dokuz aşiretinden bahsetmektedir. Kürt aşiretleri genellikle isimlerini ya ünlü bir liderinden ya da yaşadığı yerden alır. Bu örnekte de görüldüğü gibi Qerçur adındaki lider ismini aşirete verir ve aynı isimle hala yaşamlarına devam ediyorlar. Bu da bize tekrar gösteriyor ki bir Kürt aşireti olan Qereçorlular ve onlar ile hareket eden diğer 8 aşiretin tarihi en az 1370 yıl geriye gidiyor. Bunlar Türk tarihinde çoğu kez “Dokuz Oğuzlar” olarak geçer. Yani Dokuz Oğuzlar’a bağlı Türk boylarıdırlar.
Mesudî'nın Kürdlerin yaşadıkları yerlerle ilgili kaydı şu şekildedir: "Kürdlerın bir kolu, Küfe ve Basra'da yani Dinever ve Hemedân'daki Mahey bölgesindeki Şuhcan kırdır. Onlar Rebia b. Nizûr b. Maad'ın soyundan olduklarım inkâr etmezler. Macurdanlar ise, Azerbaycan’ın Kenkever nahiyesindendirler.
KAYNAK:
1- Prof. Dr. Faruk SÜMER. "Oğuzlar"
2- Edip Yavuz. "Tarih Boyunca Türk Kavimleri"
3- Dr. Mahmut RİŞVANOĞLU "Saklanan Gerçek"
4- Prf. Muazzez İlmiye ÇIĞ. "Kur`an İncil ve Tevrat`ın Sumer`deki Kökeni."
5- Mehmet Demir ATMALI. "Kurtça Konuşan Kavimler"(yakında çıkacak)
6- Prf. Dr. De Groot "Die Hunnen" adlı kitabı
7- Şerefhan. "Şerefname” Osmanlı İran Tarihi
8- Prof Dr. Fahrettin Kırzıoğlu,1995 Istanbul
9- Derlenmiş yazılar/ Ahmet Çakır
10- Kaşgarlı Mahmud, Divan-ı Lügat’it Türk
11- Mesudi, El Bekri, El Ceyhani
12- [D.Ahsen Batur,Kürdoloji Yalanları,Selenge Yay,,İst.s.344-356
13- Prof. Dr. Kemal Üçüncü
14- Prof.Dr. Yusuf Halaçoğlu
15- Turkolog Nameth, Kart Kürt Teorisi
16- Dr.Ali Nazmi Çora, Kürtler Türk müdür?
17- M.Emin Zeki Beg, Kürtler Tarihi
18- Viladeöir Minorsky, Karduhlar
19 -A.Demircan, “Kürtler Turan asıllı”
20- https://www.kurdenanatolien.com › Nivîskar
21- Yusuf Avcu, Türk Sır Budun Kençekler
#Türk #Kürt #Bozkurt #Kurt #keşfet #öneçıkar #keşfetteyiz
Yorumlar
Yorum Gönder