Bir Yusufulan bir Ayşa varımış. Onların anaları ölmüş. Bobaları da bi dene avrat almış.
O
avrat da geliriken babasının evünden gök bir oğlak getirmiş. Çocuklara
demiş bu oğlağı güdün demiş. Çocuklar da o oğlağı güderikene oyuna
dalmışlar. Oğlağı gaybetmişler.
Analıkları
da demiş oğlak nerde demiş. Çocuklar da oğlak yok demiş. Çocukları
döğmüş analıkları. O oğlağı bulmadan eve gelmen demiş. Herife de demiş
ya bu çocukları öldür ya da at demiş. Yoğsa ben bobamın evine giderin,
sen de avratsız galın demiş. Adam da etme getme demiş amma avrat
diğnememiş.
Çocuklarına
adam gıyamamış. Gelin çocuklarım oduna gidek demiş. Eşşeğe bindirmiş
çocukları, yanına da su gabağı almış. Odun edeceği yere varmışlar.
Çocuklara siz burda oynan, ben burda odun ediyon demiş. Çocukları da
tamam boba demişler. Adam su gabağını görünmeyecek bir yere asmış, soğna
da ordan gaçmış.
Yel esince gabak tık tık ediyoruymuş. Çocuklar da
bobamız odun ediyor belliyormuş. Soğna çocuklar bi de bakmışlarımış, tık
tık eden gabağımış. Gorkmuşlar orda, boba deyi çağırmışlar. Kimse
yoğumuş.
Demişler
“tıkır tıkır gabacık, bizi aldadan anacık, anacık da ne suç var, ille
babacık babacık” demişler. Ordan da ağlaya ağlaya çadırların yanına
varmışlar. Orda da kimse yoğumuş, göçüp getmişler.
Soğna “Yusuf abla ben gorkuyon demiş. Ablası ben de gorgukon demiş.
Yusuf demiş “Allah’ım beni bi daş et” demiş. Ayşa demiş “Allah’ım beni bi guş et” demiş.
Amma
hem gökçe oğlağı aramaktan hem de çadırlarını aramakdan da
vazgeçmemişler. Ararıka gece olmuş. Onca dert yetmezimiş gibi ormanda
gaybetmişler birbirlerini.
Yusuf
en sonunda bulur gökçe oğlağı. Üşümüş soğuktan, oğlağa sarılır ısınayın
deyi.
Abası Ayşa Yusuf’u da gaybetmiştir gayri. Arar amma bulamaz.
Sabah olunca bulur gardaşını. Gökçe oğlak da Yusuf da soğuktan daş
kesilmişler. Daş gibi donmuş galmışlar, daş oluvermişler.
Gardaşım daş
olmuş, ben kuş olsam ne olur der. O da guş olmak ister. Guş oluverir.
Adına Yusufçuk Guşu demişler, amma acısı heç dinmemiş
Biri
daş olmuş, biri de guş olmuş. Ayşa çağırıyımış “Yusuuuf, gökçe oğlağı
buldun mu” derimiş. O daş olduğundan bi şey deyemezimiş.
Bi
daha çağırıyımış. “Yusuuf gökçe oğlağı buldun mu” derimiş.
O gene bi
şey deyemeyince Ayşa da gendi gendine “bulamadım, bulamadım” deyip
gederimiş. Gederikene nerde gıl çadır görse oraya tüylerini dökerimiş.
Gendilerinin de böyle gıl çadırı varımış. Gençler de tüylerini toplar
gelin kepezi yaparlarımış.
Ayşa demiş “beni vuran onmasın, ekmeği yeyen doymasın. Tüylerimden de gelin kepezi yapan, gözünde murazı galmasın.”
Böğün
bilen hala o guşu öterike aynı sesi çıkarırımış. “Yusuuf gökçe oğlağı
buldun mu” derimiş. Daşdan ses gelmeyince de dönerimiş gendi gendine
“bulamadım bulamadım” der gederimiş.
Guş olsada göklerde, o gün bu gündür hep o sesle ağlarımış Yusufcuk Guşu, hep o sesle ötermiş.
“Yusuuf gökçe oğlağı
buldun mu”, “bulamadım bulamadım”
Yusuf Avcu, Gencek Kençek
Yorumlar
Yorum Gönder