Kimmerler, Sakalar, Uzlar, Akhunlar,
Bulgarlar, Hazarlar, Saragurlar, Sabirler, Kıpçaklar, Belencerler gibi birçok
Türk kavmiyle çok eski zamanlarda tanışmış olan Azerbaycan coğrafyası, Türk
milletinin en eski yurtlarından birisidir. Özellikle, farklı tarihlerde
Türkleri aynı çatı altında toplayarak konfederasyona dönüşen ve Türklerin en
eski ata kavimlerinden olan Kençekler’in bu bölgeyi daimi yurtlarından birisi
olarak görerek farlı devirlerde tekrardan bu bölgeye gelip yerleştikleri
görülmektedir.
Sakalar devrinde Gandzak / Gancak
olarak bilinen, yani Sakalar’ın atası, “Sag Atası” veya “Sag Kanı” olarak
bilinen Gencekler / Kençekler, atayurtları Sır Derya’dan sonra İran, Azerbaycan
ve Anadolu topraklarını anayurt olarak görmüşler ve tarihin farklı dönemlerinde
bu bölgeler arasında tekrarlı göçler yaşamışlardır. MS.6. yüzyılda Türk Kapısı
olarak bilinen Derbend kapısından bölgeye Hazar, Ağaçeri ve Yazarlar geldiler.[a] Ağaçeriler Kençekler’in
eski oymaklarındandırlar.
Sovyet işgali döneminde Marksist-
Leninist tarih yazarları bölge halkının etnik kökenindeki Türk gerçeğini
çarpıtmaya ve tahrif etmeye çalıştılar. Tıpkı Özbekistan, Kırgızistan,
Kazakistan gibi Türk cumhuriyetlerinde olduğu gibi bu bölgede de
Azerbaycanlılar ve Azerbaycan dili gibi suni bir etnik köken ve dil
oluşturdular. Yani Türk memleketlerini bölüp parçalayıp yeni adlar koydular.
Sonra da bölge halkının kökenlerini Medlere, Farslara, Manna, Atropatena ve
Albanya kavimlerine dayandırmaya gayret gösterdiler. Bölge halkının dimağındaki
Türklük adını kaybettirmek, milli ve manevi değerlerini yoketmek için her türlü
oynu oynadılar.[b]
Ancak Türk milletinin dağılmaya başladığı zamanlarda ortaya çıkıp birlik ve
beraberlik ruhunu yeniden alevlendiren Gencekler / Kençekler; Oğuz, Kıpçak, Karluk, Kanglı
ve Uygur karması bir yapısı olan Kençekler, bu beş ana Türk oymağına atalık
edip beş kardeşi birleştirmeyi tekrar başardılar ve Azerbaycan Devleti’nin
temellerini attılar. Aslında bu ilk değildi. Sakalar devrinde de ortaya çıkıp
rüzgar gibi uçan atlıları tek çatı altında toplamışlardı. Zaten, Kençekler’e
Gandzak / Gandsaq yani Sak Atası denilmesi ve yurtlarına Gancak / Gandzak
denilmesi de bunu göstermektedir.
Kültürel zenginlikleri, doğal güzellikleri, tarihi eserleri, güler yüzlü insanları ve zümrüt rengi topraklarıyla eşsiz bir memleket olan Azerbaycan’ın Gence şehri; 114 yıl aradan sonra kurulan Azerbaycan’ın ilk başkenti ve ikinci büyük şehridir. Azerbaycan’ı kuran Gencekler’in / Kençekler’in Sır Derya ile Anadolu arasındaki ana vatanlarından birisidir.
Bölgede MÖ.8000’li yıllarda görülmeye
başlayan Türk varlığı, MÖ.3000’li yıllarda Kutiler, Lullubiler, Subiler, Kaslar
ve Turukkiler gibi Türk kökenli kavimlerle daha da netleşmiştir.[1] Bu kavimlerden birisi
olan Kaslar, kadim Türk budunu Kençekler’in ata kavmidir. Bölge, Sümerler
dönemi ve daha öncesi Asya’dan Anadolu’ya olan Türk göçlerinin yol
güzergahıdır.
MÖ.3000’li yıllarda Turukkular ve
Kaslar bölgeye gelip yerleştiler. Turukkular Urmiye Gölü havzasında yaşarken,
Kaslar ise Kür ve Aras nehirlerinin kavşağından Hazar Denizi’ne kadar olan
deniz kenarındaki alanlarda yaşıyorlardı. Kaslar, bölgede yaşayan Kaspiler’in
atası olarak kabul edilir. Kaspiler, Kaslar’ın sonraki dönemlerde kullandıkları
isimlerden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Hazar Denizi’nin eski adının Kaspi olması da bu yüzdendir.[2]
İktidar, bölgede yaşayan Türk
kavimleri arasında dönem dönem el değiştirmiştir. Mesela MÖ.1000 yılında
bölgenin hakimi Moğol kökenli Manna Devleti’dir. Mehebbet Paşayeva, Mannalar’ın
Türk kökenli olduklarını ve aynı tarihlerde Kırım’da da Mangup (Manna) adlı
Türk devletinin olduğunu belirtmiştir.
Gence ve Karabağ’daki buluntulardan
MÖ.1400- MÖ.800 yılları arasında ise Prototürkler olarak tanımlanan
Kimmerler’in bölgeye hakim oldukları anlaşılmıştır.[3]
Bu dönemde göçebe Skytler’in bölgeye
gelişleri Heredot’un kayıtlarında anlatılmıştır: “Göçebe Skytler (İskit /
Sakalar) Asya’daydılar; Massagetlerle yaptıkları bir savaştan yenik çıktılar,
Arexes Irmağını geçtiler, Kimmerler’in yanına göç ettiler”.[4] Kimmerler ise savaşmayarak
yurtlarını terk edip Yakındoğu’ya kadar gitmişlerdir. İskitler’in (Sakalar)
Kimmerler’i takip etmeleri Azerbaycan topraklarına akmalarını sağlamıştır.[5] Kuzey Kafkasya ile
Zakafkasya arasındaki eski çağlarda keşfedilen çok sayıdaki dağ geçitleri
İskitler’in Güney Kafkasya’ya da yayıldıklarını göstermektedir. [İlhami Durmuş,
“Siraklar”, s.183.] İskitler /
Sakalar bölgede kurdukları devlet için Sakasena ismini kullanmışlardır.[6] Asur kaynaklarında Manna
bölgesinde Saka isimli bir halktan bahsedilmiştir. Zagatala, Balasagan,
Şaki,Şeki, Sakantala, Sakandere, Sakani, Şakabad gibi yerler de Saka ismini
taşıyan yerlerdir.
İskitler’in / Sakalar’ın büyük göçleri
sırasında ilk kez Kıpçak, Bulgar ve Oğuz boylarından Türk oymakları bu
topraklara yerleştiler. Onlaa daha sonraları Bulgarlar, Hazarlar, Sabirler ve
Uygurlar da katıldılar. Atilla döneminde Dağıstan’dan gelen Hun toplulukları
ise Hun-Ogur ismiyle anılmıştır. Hunlar, Azerbaycan’a Kuşanlar ismiyle
gelmişlerdir.[Latifova s.5] Kavimler göçü döneminde ise Hun, Avar ve diğer Türk
boyları da yine Kafkasya üzerinden Avrupa’ya geçmişlerdir. Hunlar bölgede
Maskut isminde bir devlet kurdular. Sarmat, İskit, Massaget, Hun isminde
birleşip Kafkaslar’da birçok yeri yurt edindiler.[7] Aynı dönemlerde Bulgar,
Hazar, Sabir, Çul, Gorus, Terter, Çırak kabileleri ile; Kengerler, Aranlar,
Kataklar, Peçenekler de bölgeye gelip yerleşmişlerdir. MS.IV.yüzyılda ise
Kıpçaklar da bölgeye akın ettiler. [8]
Sakalar’ın / İskitler Kafkasya’yı aşıp
ön Asya’ya geldiklerinde, yurt tuttukları ilk yer Arran (Gence - Karabağ), Ağrı
Dağı etrafı (Iğdır Ovası, Sahat Çukuru ve Doğubeyazıt), Orta Hazar havzası ve
Gökçegöl çevresidir. Bunun için bölgeye Saka / Sahat Çukuru denilmektedir.[9]
Zeki Veledi Togan, Azerbaycan’ın ilk
başkenti Gence’nin adının eski söylenişinin Genzeh / Kenzek şeklinde olduğunu
belirtir.[10] Prof. Dr.Mireli Seyidov ise Azerbaycan’ın kuzey kesiminde bir bölge adı olan
Zagatala (Sag-a-tala) ve Gence (Gan-sag/
Kan-sag / Gand-sag) sözünün sag-isag terkibi ile Sag kabile birleşiminin adı
ile ilgili olduğunu belirtir Ortaçağ Ermeni kaynakları Gence’nin adını Kansak-
Gantsak diye yazarlar. Kansak – Gantsag-
Gancak adı gan (kan) ve sag (sak) terkiplerinden meydana gelmiştir. Gan
(kan) Türk lehçelerinde Khan (Han), “n” sesi sağır “ń” ile söylense
“ata” demektir. Gansak / Gantsak Türkçe bir
sözdür ve “Sag Han’ı”, “Sag Atası” demektir.[11]
Seyidov Gence
şehrinin adını Saka Türklerine dayandırmış ve eski adının Gancak
olduğunu söylemiştir.[12]
Ermeniler Gence’ye “Gandzaq” demektedirler. Cevizoğlu ise Kanzak adlı bir Hun-
Türk (Saka) kabilesinin Van gölünün güney civarına, ve Ağrı dağı yakınlarına
gelip yerleştiklerini tesbit etmiştir. Azerbaycan’da da bu isimle Türk
boylarının olduğunu söyler.[13]
Kençek- Adze, Düşed sancağı, Tiflis’te bir yerleşim yerinin
adıdır.(Doğru 1985:27)
Başkurtlar’ın atalarının eskiden
Buhara yakınlarında yaşadıklarını ve kavmi isimlerinin Kence olduğunu belirten
Togan, Aral Gölü etrafında Kence ve Kencek isminde kabilelerin yaşadığını,
Başkurtlar arasında da Kencek şeklinde aile isimlerinin olduğunu belirtmiştir.
Kaşgarlı’nın Talas civarında Kençek Sengir isminde bir yerden söz ettiğini de
belirten Togan, Kençekler’in Kanglı ve Gurlar’la akraba bir kavim, Halaç ve
Karluklarla birlikte ise Eftalit (Akhun) birliğine dahil olduklarını belirtir. Oğuz Destanı’nda ise Kang ve
Kanglılar’ın; Kayı, Halaç ve Karluklar’la yan yana Amuderya nehrinin Termiz’den
aşağı kıyılarında, Horezm ve Aral Gölü mıntıkalarında yaşadıkları, Uygurlar ve
Oğuzlar’a akraba oldukları görülmektedir. (Bkz
Kanglılar, Kençekler)
Gence’nin adının Kençekler’in o dönem
kullandıkları Kence isminden geldiği görülmektedir. Araştırmacı Bilgehan Atsız
Gökdağ, Kang-chü, Kao-çe, Kengü, Kenger ve Kençek kelimelerinin birbirleriyle
ilişkili olduğunu ortaya koymuş ve “küçük” anlamındaki “kence” kelimesi ile
topluluk isimleri yapan –(A)k ekinden oluştuğu sonucuna varmıştır.(2007:106)
Gence kelimesi Azerbaycanlı birçok
araştırmacıya göre kadim Türk kavmi olan Gancak / Kençek / Gencek adından ve dilinden gelmektedir.[14] Hazine, mahsül saklanan
yer manalarına gelen “Kaznaka” ve “Ganja” kelimeleriyle birlikte
kullanılmıştır. Gence; genç, taze, yavru, genişleyen, gelişen manalarına da
gelmektedir. Asya’nın Genç Kralı[15], Ganjalu Nehri, Ganja
Nehri, Kuzey Kafkasya’da Genceaul; Gürcistan’da Genceti, Kabardey Balkar’da
Gence, Tacikistan’da Gence / Ganja yerleşimi, Kazakistan’da Kenje arık,
Türkmenistan’da Gence, Karabağ’da Gence Kançay şeklinde birçok yer isminde
geçmektedir. Kırgızlarda Kenje, Türkmenlerde Gencik, Anadolu’da Gencek ve
Kenzek gibi yerleşimler İskitler / Sakalar’ı kuran Saka kabilesinin adıyla
bağlantılıdır. Ganja-Gazakh Hayvanat Bahçesi, Ganjahan adında Ganja köyü
yakınlarında Zhanabad’ın 2 hanı olan Sakayeu olarak bilinir. 2003’te yeniden
adlandırılmış ve yeniden düzenlenmiştir. Gancak “Kan bağı, kan gardaş” demektir.[16]
Gencekler / Kençekler en eski Türk dili olan Kas dili ile konuşuyorlardı.
Bu yüzden; Göktürkçe, Karahanlıca
Oğuzca, Çağatayca ve Osmanlıca’da
“G” sesinin olmaması nedeniyle Gencek kelimesi Kençek şeklinde
yazılmıştır. En eski Türk dili olan Kas dili
ili konuşan Gencekler’in / Kençekler’in ise aksanlarında birçok kelime “G” sesi
ile başlar. Bu yüzden Gencek kelimesi tüm yazıtlarda ve yer isimlerinde Kençek
şeklinde geçer, ancak Gencek şeklinde seslendirilip okunur.
Kimmer, Durdzuk, Khunan, Tukhar,
Khozanıkh, Kıpçak, Bun Turk, Sarıkın (Sarıklar), Kalaç, Sam-şwilde(Üç Ok), Ocaklı
Başbuğlar, Kankar ve oradaki Sakalar
Türk olup; ilk gelişlerinde 28.000 aile idiler ve Sarıkın / Sarıklar Yurdu /
Sirkene adında büyük bir şehir kurdular. Burada Makedonyalı İskender’in
ordusuna karşı bir yıl savaştılar. Durdzuk idaresinde güçlenen Khazarlar
(MÖ.721’de gelen Kimmerler) Kafkas Dağları’nı aşarak bölgeye hakim oldular.
Sonra Gurgan (Khazar) Denizi’ni aşarak gelen Türkler (Sakalar) bölgeye gelerek
Sarıklar Yurdu’nu kurdular. Sakaların güçlü hükümdarı Partatua, Gence-Karabağ’ı
ve Alban Berde şehrini MS.944 yılına kadar kışlak merkez olarak kullandı.
Yenilmez Saka / İskit ordusuyla Asur hududuna kadar dayandı. Ülkesini korumak
isteyen Asur kralı Asarhaddon, MÖ.673’te kendi kızı ile Partatua’yı evlendirip
onu güveyi edindi. Bu evlilikten, Partatua’nın oğlu Modova / Madyas “İlk Büyük
Türk Cihangiri” ve “Alp Er Tonga / Afrasyap” oldu. MÖ.654-626 yılları arasında
İran, Anadolu ve Suriye’yi fethedip; Filistin’de İsrail ülkesini çüneyerek,
Sina’ya değin ordularıyla vardı. Mısır Firavunu III.Psammetik’ten haraç aldı.
Akdeniz’den Çin’e varıncaya kadar tüm Asya’ya hakim oldu. Eşsiz bir Türk
imparatoruydu.[17]
Doğu Anadolu, Kafkasya, Azerbaycan,
Gürcistan ve Ermenistan’da Sakalar’la ilgili tesbit edilmiş yer adları
şunlardır: Sak, Saka, Zagalı, Sakana, Sakastan, Sakavan, Sakaviran, Sakarya,
Sakar Bulak, Zakir Kışlak, Sakar Yazı, Sagat, Sakarat, Sakça Gözü, Sakız, Saku,
Sagur, Sekü, Göksekü, Sekir, Saka Çor, Sakasen, Anzak, Agasak, Barzaki, Çat
Sagir, Kamzak, Orsak, Pirsagat, Tursaki, Kanzak, Sagman, Sinek, Kızılzakir,
Pırsak, Sükü, Sökütlü, Kenzek, Kanzak, Kağın, Kağnılı, Sükü köyü (Sakan Uşağı
ve Sakan Aşiretleri).
Sahat Çukuru’ndaki Türk obaları ile
yoğun bir Türk varlığı ve hakimiyetinin bulunduğu Van civarındaki Ahlat, Bitlis
– Arzan Türk beylikleri yakın ilişkiler içindeydiler. Bu yakın ilişki iki
bölgedeki Türk boylarının akrabalık ilişkilerinden kaynaklanıyordu. [18]
Bölgede sırasıyla Kutiler, Lullubiler,
Subiler, Kaslar, Turukkiler, Mannalar, Kimmerler, İskitler/ Sakalar, Urartular,
Medler, Persler, Atropatene Krallığı, Romalılar, Ermeniler, Parthlar,
Sâsâniler, Bizans, Emeviler, Abbasiler, Şirvanşahlar, Sacoğulları, Revvâdîler,
Sellârîler, Şeddâdîler ve Ahmedîliler egemen olmuşlardır. Bu devletlerin
egemenlikleri esnasında da bölgeye Türk göçleri devam etmiştir.
MÖ.328 yılında Büyük İskender, İranlı
Atropat’ı Medya’ya Satrap olarak gönderdi. Atropat burada güç kazanıp burada
bir devlet kurmaya muvavak oldu. Helenleri’in Atro-p,atene, Ermeniler’in
Atrpatakan şeklinde teleffuz ettikleri Atropatena Devleti’nin baş şehrine ise
klasik yazarlar Gadeza, Gadezaka;
Ermeniler ve Süryaniler Gendzek veya
Kenzek, yani Farsça Kencek; Araplar (tahrif ederek) Kezna veya Cenzeli olarak zikretmişlerdir.
Burası o zamanlar çok ehemmiyetli bir dini merkez olup ateşperestlerin mabedi
burada idi. Araplar şehir ahalisine El-Şiz diyorlardı. Sasani hükümdarları,
tahta oturduktan sonra bu merkezi ziyaret için Madayin’den yaya olarak gelmek
zorunda idiler. Şehrin bulunduğu yer Taht-ı Süleyman harabelerinden dolayı
Meragam’ın güneydoğusunda gösterilmektedir. Azerbaycan’ın askeri merkezi, eski
başkenti olarak zikredilmektedir.[19]
MS.395-396 yıllarında Hun Türkleri’nin
bir kısmı Balkanlar üzerinden Trakya’ya, bir kısmı ise Kafkaslar üzerinden
Anadolu’ya ilerlediler. Sonra Bakü üzerinden merkezlerine döndüler. MS.486’da
ise Hazar, Hun, Kuşan ve Sabir akını başladı. MS.700 -1000 yılları arasında ise
Hazar Denizi ve çevresinden, Van Gölü’nden, Karadeniz kıyılarından, Kiev’e;
Aral Gölü’nde Macaristan’a kadar olan coğrafyaya Hazar Kağanlığı hakim oldu. Sabar
Türkleri’nin yoğunlukta olduğu Hazar Kağanlığı’nı Beğdili boyu kurdu.[20] Hazar kağanları Aşina
soyundan Ansa sülalesinden gelmekteydiler. Ancak sonraki yıllarda Sabarlar
hakim oldular. Hazar Kağanlığı, din olarak Museviliği seçen Türklerin kurduğu
bir devlettir. [21]
Ancak tek tanrı inancının serbestçe yayıldığı bir toplumdu. Bölgede devrin en
güçlü devletini kurdular. Göktürk birliği döneminde Göktürkler’in batı kanadını
oluşturuyorlardı. Araplarla ve Sasanilerle savaştılar. Aşina hanedanı
hakimiyetini kaybedince, Peçenekler, Uzlar, Kuman ve Kıpçaklar birlikten
ayrıldılar. Rus Knezliği ve Bizans İmparatorluğu’nun etkisiyle iyice zayıflayan
devlet; doğudan gelen Peçenekler’in 1030 yılındaki son darbesiyle yıkıldı.[22]
MS.VIII. Yüzyılın sonuna kadar birçok
doğu ülkesi gibi Azerbaycan’a da Araplar hakim oldular. Ancak Araplar’ın tahrip
etmesine rağmen bölgeye olan Türk göçü daha da arttı.
1015
yılından itibaren Selçuk Bey’in torunu Çağrı Bey Azerbaycan’a akınlar yapmaya
başladı. 1018
yılında Selçuklu hükümdarı Çağrı Bey’in ordusunda görev alan ve Ermeniler’i
bozguna uğratan Karakeçililer’in büyük bir çoğunluğu Kençekler kökenlidirler.
Kençekler’in; Tosbağa, Azizbeğli, Yaylalu,
Gençlü, Karabakılı, Köseler, Avcılar, Karataşlu, Gök İshaklı ve Özbekli
aşiretleri Kayı boyuna bağlı Karakeçililer’e tabi idiler. Kençekler’in Gence Oymağı’da dahil Kayı boyunun bir
kısmı ise Azerbaycan bölgesine, özellikle Gence, Tiflis, Nahcivan ve Karabağ
çevresine yerleştiler.
Konar göçer
yaşayan ve hayvancılıkla uğraşan birçok Türkmen aşireti, Horasan'dan beriye
yürüyerek gelmiş; bu yüzden “Yörük yürüdü, kılı deriyi sürüdü, böylece adımız
Yörük oldu' dediklerini saptamıştır.[23] 'Kılı deriyi sürüdü'
derken herhalde keçiden söz edilmektedir.
Azerbaycan’ı alıp Oğuz boylarını bölgeye
yerleştirdi. 1054 yılında ise Gence’yi kurtarmak için Azerbaycan üzerinden
Bizans’a sefer düzenledi. Doğu Anadolu’ya açıldı. 1064 yılında ise Azerbaycan
tamamen Selçuklular’ın eline geçti. Alparslan’a Ebu’l Feth ünvanı verildi.
Melikşah döneminde ise bölge tamamen Türkleşti. Orta Asya’dan gelen öncü Türk
boyları, XI. Yüzyıldan itibaren Azerbaycan coğrafyasına akın etmeye başladılar.
Horasan’dan gelen büyük çoğunluğu Kençekler kökenli 10 bin hanelik Türkmen
grubu da bu akış içerisinde yer aldılar. Bölge Türkmen deposu haline geldi. 1086 yılı ile alakalı Nesevi Muhammed bin
Ahmed “Azerbaycan düzlüklerinde, dağlarında ve kalelerinde Türkler çekirge gibi
yayılmışlardı” demektedir. Gence’nin adı Türkmen şehri olarak söylenir olmuştu.
Bölgeye yerleşen başlıca Kençek oymak ve
aşiretleri şunlardır: Gencek, Gence,
Gancak, Gancaklı (Sancaklı), Genze, Genceli, Kan Bağı, Kepez, Sevinç Hacı, Beyşehri, Sığnak, Yengi, Hocalı, Erikli,
Tiflis, Çınarlı, Kan Ağa, Köseli, Saghan, Karabağlı, Sarıklı, Engiz, Ballıca,
Borçalı, Sakasena, Qızılkaya, Qarakoyunlu,
Deli Memmedli, Salahlı, Saraçlı, Bayramlı, Karamusalı, Düyerli, Daşlı,
Kızılhacılı, Gerger, Kenger, Çullu
(Çol, Çor), Qaradağlı, Arabaçı, Ahmedli, Qara Memmedli, Qırıklı, Keles, Kelekli,
Kanzak, Ağaçeri, Gacaran, Akkoyunlu, Keçili, Yiğirmidörtlü, Otuzikili,
Dulkadir, Şahseven, Şamlu, Rumlu, Peçenek, Alpag, Karapapak, Tuzlu, Tosbağa, Azizbeğlü, Yaylalu, Karamanlı,
Hacıalili, Kaçar ve Kağın.
Uzakdoğu’dan Ortadoğu ve Akdeniz’e kadar
ulaşan Selçuklular, Sultan Berkyaruk döneminde Selçuklu Devleti Irak ve
Horasan, Suriye, Kirman ve Anadolu Selçukluları olmak üzere dörde bölündüler.
1075 yılında ise Kutalmışoğlu Süleyman Şah Anadolu
Selçuklu Devleti’ni kurdu. Aşite yani Aslan hanedanından gelen
Kutalmışoğlu Süleyman Şah, Türk Sır Budunu Gencekler’in / Kençekler’in Atabeg
hanedan aşiretinden geliyordu.
Büyük Selçuklular’dan sonra
Azerbaycan; önce Irak Selçukluları’ndan (1118-1194) sonra ise Güney Azerbaycan İldenizliler
Hanedanlığı’nın (1137-1225), Kuzey Azerbaycan ise Şirvanşahların 1027-1368
idaresine girdi.[24] Selçuklu Devleti’nin bir
valisi olan Şemsettin İldeniz Kençekler’in Atabegler oymağındandı ve 1146’da
bölgeye hakim oldu.
1139 yılında Gence’de meydana gelen
büyük bir deprem sonucunda Kepez Dağı yerle bir oldu. Gence harap oldu ve
Göygöl Gölü oluştu.[25]
1.Alaaddin
Keyhüsrev 1205’te Antalya’yı fethetti. Bölge hem Anadolu’dan hem de Azerbaycan
coğrafyasından göçler almaya başladı. 1220-1221
yıllarında Şirvan ve Aşağı Körü boylarının Moğollar tarafından istila edilmesi
üzerinde, büyük bir Oğuz oymağının, Avşar boyu beyleriyle birlikte buralardan
kalkıp Orta Toroslar üzerinde giderek, sonraları Karamanoğlu hükümetini kurdukları anlaşılıyor. Kıpçaklar ise Gence
çevresine yerleştiler.[26] Bu dönemde
Toroslardaki Garakurum bölgesine gelip yerleşen bu büyük Oğuz oymağının, Kençek
aşiretlerinden Gence, Gencek, Gancaklı, Ahmedlü, Sevinç Hacı, Gençlü,
Sancaklu, Beyşehri, Sığnak, Sarıklı, Karamusalı, Daşlı, Ağaçeri, Kağın,
Arabacı, Kaçar, Şamlu, Dulkadir, Karabağlı, Karakoyunlu, Ustacalu, Gancaklu,
ve Gencek Cemaati’nden oluştuğu ve
diğer Avşar boylarıyla birlikte orta Toros bölgesine gelip yerleştikleri
anlaşılmaktadır. Yine Kençek aşiretlerinden Güncek, Sığnak, Turudlu, Keles, Kepez, İsa Dede Gencek Cemaati, Molla Osmanlı, Sarılı, Kılıçlı
Genceki, Molla Hacılı, Keçili, Okçulu ve Avcılı aşiretleri de dahil birçok
Kençek aşiretinin bu göç kervanına katılarak, aynı dönemde bölgeye
yerleştikleri görülmektedir. Bu aşiretlerden Karabağlı aşireti Kençekler’in
Bozulus toplulukarındandır ve geçmişte uzun bir süre Karluklar’a tabi idiler.
Moğol istilası zamanında Tebriz, yerli
Atabekler sülalesinin başşehriydi.[27] Atabekler sülalesi ise
Kençekler’in Atabeg (Atabek) Oymağı’nı oluşturuyorlardı. Tebriz ve Erdebil,
Bişkin ve Balak isimli iki Türkmen tarafından idare ediliyordu. 1118’de Kuman
ve Kıpçaklar, Derbend yolundan inerek Kür boyları ve Gence bölgesine
yayıldılar.[28]
1231’de tam manasıyla Moğol istilasına
uğrayan bölge İlhanlılar’ın eline geçti. Moğollar, 1239’da Meraga, Erdebil,
Tebriz, Berde ve Gence böglesinde birçok insanı katlettiler. Birçoğu da
Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Gazan ve Hülagü dönemlerinde ise Uygur,
Celayir, Çoban ve Türkmen unsurlar yerleştirildi. Bölge kısa bir süre Altın
Ordu Devleti’nin hakimiyetinde kalsa da, 1358’de Celayirliler’in, 1383’te ise
Timur’un emirliğine girdi. Kurduğu büyük devletlerde “aslan”, küçük devletlerde ise “dağ
keçisi” sembolünü kullanan bölgenin kadim kavmi Kençekler, tarih boyunca
yaptığı en iyi şeyi yani Türk kavimlerini birleştirmeyi tekrar başardılar.
Azerbaycan’da Türkmen boylarını birleştirerek Karakoyunlular (1380-1468) ve Akkoyunlular
(1340-1514) devirlerini başlattılar. Azerbaycan Türk nüfusu bakımından en
yoğun devrini yaşadı.
Konar göçer göçebe hayat tarzını ilke
edinen Akkoyunlular ile Timur ve Çağataylarla mücadele sırasında Türkmenleri
toplayan Karakoyunlular siyasi ve askeri üstünlüğü elde ettiler.[29] Bu üstünlük Safevi Türk
Devleti’ni doğurdu. Rumlu, Şamlu,
Musullu, Kuzanlu, Kavanlu, Dulkadirlü,
Kaçar, Ustacalu, Tekelü, Baharlu, Alpaut, Bayat, Kazahlu, Esirli, Avşar, Varsak
ve Karadağ sufileri birleşerek
Safeviler’in “Kızılbaş” ordusunu oluşturdular. [30] Bunlardan Karadağ,
Varsak, Kaçar, Ustacalu, Kazahlu, Dulkadirli, Şamlu ve Rumlu Türkmenleri
Kençekler kökenlidirler. Tüm Türkmenler bölgeye davet edilince özellikle
Erdebil ve Tebriz tarafları Azerbaycan Türkmenistanı olarak anılmaya başladı.
1502’de Şah İsmail’in Nahcivan’da
Akkoyunlu ordusunu yenmesiyle bölgede Safevi hakimiyeti başladı. Bu durum
Safevi ve Osmanlı Türk devletlerini karşı karşıya getirdi. Yaklaşık 150 yıl
bölge iki devlet arasında el değiştirip durdu. 1514 yılında ise Yavuz Sultan
Selim Şah İsmail’i Çaldıran’da yenilgiye uğratarak Tebriz ve Güney Azerbaycan’ı
Osmanlı topraklarına kattı. 1524’te Safevilerin Azerbaycan’ı tekrar ele
geçirmesi üzerine Kanuni 3 sefer düzenledi. Şahların Şii mezhebinin
bayraktarlığına soyunup Lur, Fars ve Afganlılara bürokraside fazlaca yer
vermeleri iç çekişmeleri arttırdı. Ustacalu, Rumlu, Şamlu ve Tekelüler arasında
iç savaş çıktı. Türkmenler gücünü kaybettiler. Osmanlı ve İran arasındaki
yıllar süren mücadeleler bölgeyi çok yıprattı.1534 yılındaki Irakeyn Seferi ile
tüm Azerbaycan Osmanlı Devleti idaresine girdi. 1554’te ise Nahçivan, Karabağ
ve Revan Osmanlı topraklarına katıldı. Daha sonra ise Şirvan, Dağıstan,
Azerbaycan ve Gürcistan tamamen Osmanlı himayesine girdi
1578’de Dağıstan, Tiflis ve Şirvan
bölgesindeki Sünniler, Şiilik baskısı yapan Safeviler’e karşı yardım isteyince
Lala Mustafa Paşa onların desteğiyle Güney Kafkasya’yı ele geçirdi. Tekelüler
ve pek çok Türkmen aşireti Osmanlı safına geçtiler. Osmanlı ve İran arasında
kalan Gence hakimi Kaçarlı Ziyadhanoğlu Mehmed Han, Yiğirmidörtlü Türkmenleri
ve Ustacalu Tokmak Han ile Aras nehri kıyılarına çekildi. Osmanlı ordusunun
üzerlerine geldiği haberi gelince nehri geçmeye çalışanların üçte biri nehirde
boğuldular. Bu olay, Gence-Karabağ arasında yaşayan Türkmenlere büyük darbe
vurdu.[31] Savaşmadan şehre giren,
bağ ve bahçelere hiçbir zarar vermeyen Osmanlı ordusu şehrin etrafını surlar
inşa etti. İçine 3500 muhafız ve toplar kondu. Gence merkez olmak üzere bir
eyalet teşkil edildi ve beylerbeyliğine Çerkez Haydar Paşa getirildi.[32]
Şah Abbas devrinde (1588-1628) Sünni
inanca sahip Türkmenleri Şiileştirme politikasına ağırlık verildi. Sünnilere
“dönük” diyorlardı ve cezalandırıyorlardı. Bu aşiretlerin çoğu ise Kençekler
kökenliydiler. Kaçar, Kazak, Karapapak, Karamanlu, Ustacalu, Hacılar, Alpavut,
Saadlu, Pazuki, Şemseddünlü gibi aşiretler Sünniliği seçmişlerdi
1593
yılında Osmanlı tahrir defterinde kayda alınmış olan Gence vilayeti yedi
sancağa ayrılmıştı. Bu sancaklar Gence (On iki nahiye), Berdea (5 nahiye),
Hacin (dokuz nahiye), Ahıstabad (beş nahiye), Dizak (üç nahiye), Hekari (dört
nahiye) ve Verende (bir nahiye) adlarını taşıyordu.[BA,TD, nr 699] Gence’nin
fethi, Osmanlı tarihçisi Rahimzade İbrahim Harimi tarafından yazılan Kitab-ı Gencine-i Feth-i Gence adlı eserde
manzum olarak tasvir edilmiştir. 1593 tarihli tahrir defterlerinde Gence
bölgesinde yaşayan Oğuz-Türkmen
toplulukları ise şu şekilde geçmektedir[33]:
Ahıstabad
nahiyesi; Kılıçlı (Avşar), Molla Ahmedli, Molla Hacılı, Canpaşalı, Gazanferli,
Kalalı, İbrahim Halifeli, Kesemenli, Pir Ahmedli, Peyreli, Pir Aslan Halife
Gence
merkez nahiyesi; Peçenek, Kemerli, Çoralı Kadılı, Dörtlü, Hasanlı, Kasabali,
Kendibeyli, Şemseddinli (Dulkadir)
Haçın
nahiyesi; Hocalı, Kadılı, Kalaycılar
Dağıstan
sınır nahiyesi; Kara Musalı, Kavurgalu (Dulkadir), Kara Alpagut,
İzzeddinli, Biçek, Porsuklu, Kızıl Hacılı
Alpavud
nahiyesi; Eyyüblü
Arasbar
nahiyesi; Karadağlı Dizak, Arab-i küçük, Veliyüddinli
Berde
merkez nahiyesi; Peçenek, Okçulu, Kösegir, Arablı, Aranlılar, Baharlı, Bolulu,
Çiğdemli, Dancırlı, Alıncalı, Hak Divanlı, Gölegir, Kızanlı, Hasan Abdallı,
Karadağlı, Karamahili, Güngenli, Taylı Saralan, Taylı Yıvalan
Çileberd
nahiyesi; Kirliceli, Çömlekçi Karadağlı
Karkar
nahiyesi; Ekinci Urumlu, İnce Urumlu
Hekeri
nahiyesi; Sorluk, Mollacan, Hacı Vacardıki, Hacı Tirnegerd
Hasansuyu
nahiyesi; Delikaralı, Secahaddinli, Mikailli, Şad Paşalı
İncerud
nahiyesi; Arasbar Bergüşadlı, Dostulu, Eli Hasanbeyli, Molla Aslanlı, Molla
Veledli
Karaağaç
nahiyesi; Halil Fahreddin
Kürekbasan
nahiyesi; Çegirli, Karakoyunlu, Mahmudlu, Sarı Sabuncu, Çakırlı
Sir
nahiyesi; Tur Hasanlı, Darugalı, Ekelenli, İbrahimbeyli, Karakoyunlu, Karaca
Muğan, Kıtada, Kozanlı, Karaağaçlı
Şemkir
Arranı nahiyesi; Avcılı (Şamlı), Karaca Emirli, Akınçı, Molla Osmanlı, Yıvalı
Kaçarlı
Şütür
nahiyesi; Memed Tahlu
Tavus
nahiyesi; Kapanlı, Sablı
Verende
nahiyesi; Hacı Nuri, İzzeddinli, Koç Taylu, Rühüddinli, Verendeli
Yevlak
nahiyesi; Geçki
Zeyem
nahiyesi; Kara Yakublu, Sarılı, Sarılı Süleyman, Tatarlar, Yüreğir, Paşalı,
Oryatlı
1595 Gence Tarihi’nde, Gence
vilayetindeki Yirmidörtlü Ulusu (24 Oğuz boyundan oluşan karma ulus) ve Otuziki
Ulusu (24 Oğuz ve 8 Kıpçak Boyu) topluluklarında Kençekler’in Saraçlu
Oymağı’nın da adı geçmektedir. Kaynaklarda Ağrı, Iğdır, Tuzluca ve Erivan
bölgelerinde Saraçlu adıyla anılan oymakların yaşadıkları belirtilmektedir.
Yine Azerbaycan’da Saraçbudağı adlı bir yer
bulunmakta ve Saraçlı adlı kabileden geldikleri bilinmektedir. Aynı
oymağın Osmanlı kayıtlarında Tokad, Kütahya, Manavgat, Alaiye, Geyve(Kocaeli),
Uşak, Adana eyaletlerine yerleştikleri belirtilmektedir. Anadolu’da 30 kadar
Saraçlı köyü bulunmaktadır.[34]
1578’de Osmanlı - İran Savaşı’nda
Osmanlı’nın eline geçen şehir, 3 Temmuz 1606’da Şah I.Abbas tarafından geri
alındı. Gence’de Hasançayı Nehri kıyısında birçok Türkmeni katlederek, devletin
kuruluşunda büyük rol oynayan Ustacalu ve Bayatlara ağır darbe vurdular.
Sünniliği seçen aileleri yurt içi ve yurt dışı sürgün ettiler. Sürgün emrini
reddeden Karabağ’ın Ahmedlü aşiretini katlettiler. 1635’de IV.Murat Safeviler’i
yenerek Azerbaycan’a girdi. 1639 yılında Osmanlı – Safevi arasında imzalanan
Kasr-ı Şirin Anlaşmasıyla savaşlar sona erdi. 1723’de Osmanlılar Gence’yi
kuşattılar, ancak alamadılar. Gence uzun süre Safevi Devleti’ne bağlı kaldı.
Göçe zorlananların bir kısmı yurtlarına geri döndü.[35]
1735- 1747 arası Afşar Türklerinden
olan Nadir Şah döneminde İran hakimiyetinde olan bölge, bu tarihten sonra
siyasi çekişme ve iç savaşlara sahne oldu. İran hükümdarı Nadir Şah, Türkleri
ve Rusları Azerbaycan’dan uzaklaştırmak ve bölgeyi işgal etmek istiyordu. Bu
yüzden birçok Türkmen aşiretini Horasan’a sürgün etti. Ancak Karabağ aşiretleri
geri getirildi. Esterabat ve Merv’de yaşayan Kaçarlar’ı kılıçtan geçirdi.[36] İran ile Rusya
arasındaki 1735’te yapılan anlaşma ile Rusya askerlerini Hazar’dan çekti. Nadir
Şah’ın izlediği politika feodal devletlerin oluşmasına neden oldu. Nadir Şah
Afşar’ın 1747’deki suikasti, Azerbaycan’daki bağımsızlık mücadelesini arttırdı.
Azerbaycan feodal topraklara bölündü. Kuzeyde Şeki, Gence, Bakü, Derbent, Kuba,
Nahçıvan, Talış, Revan; güneyde ise Tebriz, Urumiye, Erdebil, Hoy, Maku ve
Karabağ gibi hanedanlıklar ortaya çıktı. Urmiye
Hanlığı; Avşarlardan Feteli Han, Karabağ Hanlığı; Civanşirlerden Penah Ali Bey,
Meraga Hanlığı; Mukaddemlerden Alikulu Han, Erdebil Hanlığı; Şahsevenlerden
Nazarali Han, Serab Hanlığı; Şekakîlerden Ali Han, Gence Hanlığı; Kaçarlardan
Şahverdi Han, Nahçivan Hanlığı; Kengerlilerden Haydarkulu Han, Tebriz-Hoy
Hanlığı; Dunbililer ve Revan Hanlığı; Kaçarlardan Mir Muhammed Han tarafından ilan
edildi.[37]
Ruslar Türkmen bölgelerini işgal etmeye başlayınca
Kaçar, Kengerlü, Avşar, Şahsevenlü, Beğdili ve Civanşirler Ruslara karşı
şiddetli mücadeleye giriştiler. Rus işgali aşiretlerin yer değiştirmesine de
sebep oldu. Kars tarafında yaşayan Kengerli ve Kaçar aşiretleri Revan’a,
Gence’deki Kazak Şemseddünlü ve İmrelü aşiretleri ile Karabağ’daki Eymirlü
aşiretleri Güney Azerbaycan’a göçtüler.[38]
Otuzikili taifesine mensup Beğahmetli aşireti gibi göçebe yaşayan aşiretler
yaylak ve kışlaklar arasında yer değiştirip duruyorlardı.
16 ve 17. Yüzyıllarda Türk
topraklarında işgale başlayan Rusya’ya karşı beraber hareket etmeye çalışan
azerbaycan hanlıkları, Kaçar hanedanı tarafından kurulan İran Devleti
tarafından Ruslara karşı korunmaya çalışıldı.
Her türlü işgal ve zulüme rağmen, 16
ve 18. Yüzyıllara ait tahrir defterlerinde Azerbaycan coğrafyasında yaşayan Gencekler
/ Kençekler kökenli Türkmen grupları şunlardı:
Ağaçeri: Karakoyunlulara bağlı olarak Maraş
bölgesinde yaşarken, 15. Yüzyılda Azerbaycan’a göç ettiler. 1727’de Erdebil,
Revan ve Tebriz bölgelerine yerleştiler.[39]
Akkoyunlular: Doğu
Anadolu’da hayat süren Musullu, Pürnek, Hamza Hacılu, Avşar, Bayat, İnallu,
Tabanlu, Danişmendlü, Bicanlu gibi oymakların birleşmesinden meydana gelmiştir.
Ayrıca, Hoca Hacılu, Süleyman Hacılu, Ahmedlü, Çavundur, Dodurga, Kargın,
Duharlu, İnallu gibi boylar Akkoyunlu birliği içerisinde yer almıştır. 15.
Yüzyılda Azerbaycan’a göçmüşlerdir. Oğuzların Bayındır boyuna bağlanarak
konfedersyon devlet kurmuşlardır. Bazı aşiretleri Hoy’un Sekmenabad, Bebecik,
Sufikent, Temaşa, Karakuşi, Dibek, Kurunav köylerinde; Hamzalu aşireti
Gence’nin Şüturbasan nahiyesinde; Hocalı obası Hasankaya, Ahmedli obası
Revan’ın Abnik nahiyesinde yaşıyorlardı.[40]
Yiğirmidörtlüler: Gence ve Berda sancaklarında meskun Kaçarlar’a bağllı boylar federasyonuydu.[41]
Ustacalu: Safevi
Devleti’nin kuruluşunda büyük rol aldılar. Bingöl ve çevresinde yaşıyorlardı.
Şiilik baskısı neticesinde Şah İsmail’e katılsalar da sonradan Sunniliğe döndüler.
Kengerli, Çavuşlu, Sofulu, Karahisarlu, Kızıllu, Damlu ve Gözübüyüklü gibi
aşiretlerden oluşyorlardı. Sofulu aşireti Gence’nin Haçin; Karahisarlu Revan’ın
Şerür; Kızıllu Erdebil’in Serap, Meraga, Revan; Çavuşlu Erdebil, Damlu, Ovacık
nahiyelerine yerleşmişlerdir.[42]
Kengerlü: Ustacalu
boyuna bağlı bir aşirettir. Nahçivan’da yaylar, Karabağ’da kışlarlardı. Çok
eskiden Revan bölgesinde yaşarlardı. Bir kısmı Seylan bölgesine sürüldü.
Kalanlar Civançir ve Otuzikili Aşiretleri arasında yaşadılar. Gencebasan, Arran
ve Nahçivan’da yaşıyorlardı. 1830 yılında Ruslar Kengerlilere baskı yaparak
yaklaşık 6300 kişilik Kengerli ailelerini yurtlarından sürdü. Nahçivan Şerur
ilçesi, Hok, Gıvrak, Karabağlar köylerine yerleştiler.[43]
Alpag: 15.
Yüzyılda Azerbaycan’a göç etmiş Karakoyunlu aşiretidir. Gence, Şirvan ve
Revan’a yerleşmişlerdir. Yavlak, Sir, Berda, Alibad ve Kuthan köylerine
yerleşmişlerdir.[44]
Kılıçlı Genceki: 1593’de Gence’nin Ahıstabad nahiyesine, 1727’de Urmiye’nin Koca Ozan köyüne
ve Erdebil’in Meyane nahiyesine yerleştiler. Avşarlar döneminde Avşarlar’a
bağlandılar. Bir kısmı ise göçlerle birlikte Toroslar ve çevresine Adana,
Mersin, Beyşehir çevrelerine geldiler.
Peçenekler: Kençekler
kökenli karma bir boy olup, anayurtları Sır Derya’dan 13. Asırda Azerbaycan’a
geldiler. Gence’nin Ahıncı ve Berda kazalarında yaşıyorlardı.
Rumlu: Safevi
Devleti’nin kuruluşunda etkin rol oynadılar. Gence’nin Gargar nahiyesine Ekinci
Urumlu ve İnce Urumlu köylerine yerleştiler. Revan’ın Ayrum, Gerni’nin Ayrum ve
Kalacık köylerine yerleştiler.[45]
Otuzikili: Karabağ
Türkmenlerinden oluşan bu taife, otuziki oymaktan meydana geliyordu. Gence,
Karabağ, Revan, Tebriz ve Meraga’da yaşıyorlardı.
Halilvend (Halilefendi)
kolu Nadir Şah tarafından Horasan’a sürüldü.
Bayahmedli Aşireti; Gence’nin Şemkirbasan, Kedek, Kırkağaç, Şeyh Karanlık köylerinde ve
Şemkir’de yaşıyorlardı.
Salavanlı Aşireti, Gence’nin Şutürbasan nahiyesi ve Dirdevan köyündeydi.
Şekerbeğli Aşireti Berda’nın Zorkeran ve Revan’ın Kırkbulak ve Kızıltepe köylerinde kışlardı.
Üçoğlan
Aşireti, Revan’da Hasankoca, Bayat, Çalaberd, Yıkılmış ve Kırkpınar’da
yaşarardı.
Mafruzi
Aşireti, Karabağ ve Revan’da Çitkolu, Aralık, Çevilice ve Muhur’da; Haçin’de
ise Gargarbaşı ve Alpagud’da yaşarlardı.
Gıyaslı
Aşireti, Hasır, Kotan, Keleki, Karabaldır, Ardaş, Alaköy ve Binek’te meskun
diler.
Deliler Aşireti; Bayat’ta, Gence’nin Şemkirbasan
nahiyesinde yaşarlardı.
Begselli Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Verende’de
Hacıözü’nde, Honeşin, Toğtadaş, Alpagud, Katardaş ve Çakmak’ta, Okbulak ve Koşacıklar’da
yaşarlardı.
Hacı Turali Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Bayat’ta,
Alpagud’da Sargıbulak ve Hoşman adlı yerlerde yaşarlardı.
Halil Fahreddinli Aşireti; Bayat’ta Akçabedi, Curban
ve Muğur’da, Kotan, Kızıltepe, Börk ve Babalıçay’da yaşarlardı.
Baranı Aşireti; Arasbar’da Sarısu, Baranı, Sağırbulak
ve Hazun’da yaşardı.
Karakoyunlu Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Arasbar’da
Yarkemer’de kışlar, Revan’da Ramsaklı’da yaylardı.
Mollalar Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Arasbar’da
Hanarkı Taşkay’da kışlar, Tebriz’de Kapan’da Kocababa ve Karagöl adlı yerlerde
yaylardı.
Dögeri Aşireti; Hüseyinli’de kışlardı.
Eymirli Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Arasbar’da Erişe
ve Yolbaş adlı yerlerde kışlar, Tebriz’de Kapan Sancağı’nda Üçtepe adlı yerde
yaylardı.
Ozan Aşireti; Arasbar’da Erişe ve Yolbaş’da kışlayıp,
Tebriz’de Kapan Sancağı’nda Üçtepe’de yaylarlardı.
Mehmedşahlı Aşireti; Karabağ’da Berda’nın İncerud
nahiyesinde yaşarlardı.
Buğdayözü Aşireti; Karabağ’da Bayat’ın Düznek ve Tosta
köylerinde kışlar, Revan’da Urnud adlı yerde yaylardı.
Zengişalı Aşireti; Alpagud’da Periçatıklı’da yaylar,
Kür nehri kenarında Sadabad’ın karşısında kışlar, Celaberd nahiyesinde Hacözü’nde
yaşarlardı.
Atlıcalı Aşireti; Karabağ’a tâbi olup, Kür nehri
kenarında Yastıyol ve Togayziyadlı’da kışlar, Revan’da Karahaç adlı yerde
yaylardı.
Begahmedli Aşireti; Karasu’da, Haçin’de ve Calaberd’de,
Revan’nın Kilitözü, Derbend, Uzunhaç, Güzeltepe, Gelencevir ve
Salimkervansarayı adlı köylerinde yaşarlardı. Barde’de Gaklı, Molla Bedeli ve
Nebatiyan, Kutehan köyünün Karaağaç ve Çukur, Celaberd’in Aldaş arklarının
kenarında ziraatle uğraşırlardı. Ayrıca, Halha kazasının Tavus nahiyesinde
kendi adlarını taşıyan köyde yaşayan bir oba bulunmaktaydı.
Yosunduz Aşireti; Karabağ’da yaşıyorlardı.[46]
Mukaddemler
Aşireti: Erzurum’dan göç ederek Meraga’ya yerleştiler. Urmiye’de, Gence’de
Arasbar’da yaşıyorlardı.
Dulkadir: Maraş ve
Bozok bölgesinden göç ile gelen bir teşekküldü.
Gence Kavurgalı’da, Gence Şemseddünlü’de, Gence Söklü, Sarı Şeyhlü,
Hacılar ve Karaağaç’da yaşıyorlardı.[47]
Civanşirler: Gence
vilayetine dağılmış oymakalr halinde yaşıyorlardı. Gencebasan ve Şemkirbasan
nahiyeleri, Halha ile Dumanlı köyünde, Berda’nın Dizak, Keştak, Verende, Bayat,
Sarı Meclisi, Çaraken, Hatunabad, Küçük Daban, Erşe, Kendelen, Karadağlı,
Cereken, Tulyan, Şimşir ve Haçin, Toprak, Bulak nahiyelerinde, Şemkir’de;
Arasbar’da Balağan, Kaşga, İncili, Gelinci, Çobanbeğli, Soyukaş, Dongud, Geleme,
Okçulutepe, Hanarkı, Ağbayır, Çoban, Hasırköprü’de; Revan’ın Kızıltepe,
Ayrıdere, Muhur, Börk, Yıkılmış, Zilhaç, Sarıyar, Kiliseligedik köylerinde;
Bayat’ta Karahan, Kuttepe, Doğalan, Zeliyan, Hasaneken köylerinde; Nahçivan’da
Bazarçay, Sisyan’da; Verende Karaçığ’da; Karabağ’da ve Tiflis’in Baydar
nahiyesinde yaşıyorlardı.
Sofulu,
Tamatlı, Dedeli, Keçegözlü, Karıbend, Göçerli, Behmenli, Demirli, Seyid
Mehmedli, Seyid Ahmedli, Köy Mehmed, Sarıçalı, Karaburunlu, Namlı, Yağlevend,
Mahfuzlu, İbadi ve Pehlivanlı aşiretlerinden oluşuyorlardı.[48]
Hacı Alilü: Gence’nin
Şemkir ve Kürek nahiyelerinde, Halha kazasının Tavus nahiyesinde, Şemkir’de
Kızılcabaş ve Tağlı çevresinde, Kürek’te Sorluk ve Çayırlı köylerinde,
Şirvan’da, Arasbar’da Arslandüz
köyünde yaşarlardı.
Kaçarlar: Safevi
devlet yönetiminde etkin oldular. Gence ve Revan bölgesinde yaşıyorlardı. Avşar
hanedanının son bulması üzerinde, 1779’da İran yönetimini ele geçirdiler.
1593’de Gence’de yaşan Kaçar aşiretleri Karaca, Kaytak, Eğlenlü, Ağcakoyunlu,
Kolsuzlu, Gediklidillü, Çam Bayadı, Yıva Kaçar’dı. Yavlak Karamanlı
nahiyesinde, Gumlak ve Karatepe köylerinde; Revan’ın Aralık ve Gerni
nahiyelerinde;Alikaçarlu, Karakışlak, Ağcakışlak ve Almalu köylerinde;
Tiflis’in Demircihasanlı nahiyesinde yaşarlardı.
1727’de Gence’nin
Şemkirbasar nahiyesinde Kavallu, Develi, Sapanlu, Köhnelü, Kara Musanlu,
Dabanlu, Kikyalu, Suçanlu, Kerlü ve İzzeddünlü obalarında yaşıyorlardı.Dağıstan
ve Karabağ’da yaşayan obaları da vardı.[49]
Karakoyunlular: Ağaçeri, Bayramlu, Karamanlu, Alpagud, Hacılı, Duharlu, Baharlu, Çekirlü,
Ayinlü, Döger oymaklarından oluşmuş bir konfedersyondu. Gence, Karabağ, Revan,
Hoy, Merega ve Tebriz bölgelerinde yaşarlardı.Gence’nin Kürekbasan, Halha,
Hasansuyu, Tavus, Göyçeli, Emirli ve Karakaya nahiyelerinde; Revan’ın merkez,
Aralık, Ağçakal, Ramsaklı nahiyelerinde; Berda’nın Sir nahiyesinde; Karabağ’da
Arasbar, Yarkemer’de; Hoy’un üleymansaray nahiyesi, Giran, Hoşabulak, Akbaba,
Ereğli, Halifekenti, Kayacı, Melik, Kepe, Karacalı, Sufi, Şekerli, Karazemin
köylerinde, Merega2nın Acri nahiyesi ile Tebriz’in Sarıkurgan kazasında;
Revan’ın Iüdır, Aralık ve Gerni nahiyelerinde yaşıyorlardı. Baharlu oymağı
aslen hamedan taraflarından olup Hoy ve Gence bölgelerinde ve Berda’nın Ayrıca
köyünde yaşıyorlardı.
Karamanlılar: Karakoyunlu federasyonuna bağlı bir teşekküldür. Gence’nin bir nahiyesinin
adı Yavlak Karamanlı’dır. Şemkir aranı, Ahıstabad, Yalnızağaç, Hanlık,
Şemkirbasan, Kürekbasan, Zivan, Şile ve Alacık köylerinde yaşarlardı. Tiflis’in
Borçalı, Demircihasanlı nahiyelerinde Karamanlı Hasan ve Karamanlıbeli
taifeleri yaşardı.[50]
Karapapaklar: Soyları Kençekler’in Kazan ve Kanzak oymaklarına dayanır. Borçalı ve Kazak
boylarından oluşuyorlardı.[51]
Revan ve Gence arasındaki Gökçegöl civarında, Meraga’nın Suldus nahiyesinde,
Kars, Çıldır, Sarıkamış, Arpaçay, Iğdır, Akbaba, Çaldıran, Karaköse, Taşlıçay
taraflarında yaşamaktadırlar. Urmiye gölü çevresinde yaşayanlar Suldus adını
aldılar. Çakal, Okçı, Tavuklu, Timur, Çelebi, Delice gibi aşiretler bu bölgede
yaşarlardı.[52]
Şahsevenler: Safevilere
bağlı olanlara bu ad verilmiştir. Halah, Erdebil, Karabağ, Mugan, Zencan,
Haştarud, Karadağ, Garmerud, Meyane ve Gence bölgelerinde yaşıyorlardı.
Erdebil, İnanlu, Karabağ, Sebelan, Mişkin, Deviran, Bağdadi, Hacı Alilü
aşiretlerinden oluşuyorlardı. Mişkin bölgesinde İnallu, Karamanbegü, Ağaçerilü,
Hacı Hocalu, Kocabeglü, Yedi Oymak, Zergerlü, Çakırlu, Ilhıçı gibi Şahseven
taifeleri yaşardı. Azerbaycan coğrafyasında 130 kadar köy kurmuşlardır. Gence
vilayetinin; Gencebasan, Kuşkara, Şemkürbasan, Tavus, Arasbar nahiyelerinde,
Eylemezin, Anbarlı, Sorluk, Şemkür, Karakaya ve Göyçeli’de Şahseven grubundan
Hacı Alilü aşireti yaşardı.[53]
Şamlu: Halep ve
Antep bölgesinden Azerbaycan’a göçtüler. Revan, Makü, Erdebil ve Gence’de
yaşamaktadırlar. Gence’de Gencebasan, Şamkürek’de, Makü’de Türkan, Dik, Kara
Hasanlı, Dımaşklı, Mezra, Meydan, Karakilise, Cancan, Ozanlı ve Muratverdi
köylerinde yaşamaktadırlar. Revan’da Aralık ve Hayderik nahiyelerinde, Güllüce,
Hatunkehriz, İsahan, Molla Halil, Derebeg, Begengan, Sukutlu, Hacı İslam,
Beğköyü, Ahırgan ve Sugünlü köylerinde yaşıyorlardı. Şamlu boyunu oluşturan
obalar; İnanlu, Avcı, Balabanlu, Biçerlü, Acirlü, Arablı, Kerametlü ve Begdilli
idi.1593’de Gence’nin Şemkir Arran’ında bir Avcılu aşireti bulunuyordu.[54]
Erdebil’in
Kermerud ve Pervane nahiyelerinde, Revan’ın Iğdır ve Gerni nahiyelerinde, Gence’nin
Berda nahiyesinde, Makü ve Urmiyue’de
Arablı obaları yaşıyordu. Karabağ’da Beğdilli aşireti yaşıyordu.
Varsaklar: Safevi
Devleti’nin kuruluşunda rol aldılar. Erdebil, Erzincan, Çukurova’da yaşadılar.
Arıklı, Ozanlu, Ulaş, Sarubeglü ve Toguz aşiretleri Azerbaycan’a göç ettiler.
Arıklı aşireti Gence’nin Şemkirbasan nahiyesine, Sarubeglü Urmiye’nin Belde
nahiyesine, Toguz Tebriz’in Sarıkurgan, Meraga’nın Ahneci ve Revan’ın Gerni
nahiyelerine yerleştiler. Tiflis’in Ağçakal nahiyesine ise Ulaş boyu yerleşti.[55]
16
ve 18. Yüzyıllara ait tahrir defterlerinde Azerbaycan coğrafyasında yaşayan
diğer Türkmen gruplar ise şunlardı:
Avşar: Bir kısmı Horasan’dan, bir kısmı ise
Karakoyunlu aşiretleriyle birlikte Halep ve Şam taraflarındangöç ederek
Azerbaycan’a geldiler. Harzemşahlar döneminde Ahlat’a yerleştiler. Urmiye
bölgesinde yaşadılar. Devlet kurdular.Hamedan, Tebriz, Erdebil, Revan, Karabağ,
Urmiye, Tahran, Kirman, Şiraz ve Kazvin bölgeleri ile Anadolu’da
yaşamaktaydılar.[56]
Bayat: Şam’dan gelerek İran, Irak, Türkiye ve
Azerbaycan’a yerleştiler. Mazanderan, Tahran, Erdebil ve Horasan’a yerleştiler.
Gence, Revan, Berda, Kuba, Şamahı, Karabağ ve Makü’ye yerleştiler.
Salur: Anadolu ve İran’da çoğunuk olup
Erdebil ve Revan’da birer yerleşimleri vardır.
Kınık: 1591’de Revan merkezinde Kınık Hacı
köyünde yaşamaktaydılar.
Muganlı: Mugan, Tiflis, Nahçivan, Meraga,
Tebriz, Revan bölgelerinde yaşarlardı.
Dericiler: Meraga ve Tebriz çevresinde
yaşarlardı.
Döger: Suriye’den Otuzikililere bağlı bir
oymak olarak geldiler. Gence’nin Arasbar, Hüseyinli ve Revan’ın Iğdır, Makü
nahiyeleri ile Tiflis’in Demircihasanlı nahiyesinde yaşarlardı.
Rişteli: Tebriz vilayetinde, Gilan’da
yaşıyorlardı.
Kargınlar: Revan’ın Şerür nahiyesinde
yaşarlardı.
Kebirliler: Hazar Türklerinden bir taife olup
Karabağ ve Tiflis’de yaşarlardı.
Eymir: Dulkadirliler ile birlikte
gelmişlerdir. Gence’nin Şemşir nahiyesinde, Karabağ, Tebriz ve Revan’da
yaşıyorlardı. Şemkir’in Araplı, Eyüblü, Karazık, Karahanlı köylerinde
yaşıyorşardı.
Göresenlü: Van şehrinden Hoy ve Sekmenabad
bölgesine gelmişlerdir.
İğdir: Iğdır ve çevresine yerleştiler.
Revan’ın Iğdır ve Bozdoğanlar nahiyelerinde, Gence’nin Şemkir nahiyesinde ve
Urmiye’nin Belde nahiyesinde yaşıyorlardı.
Şekakiler:
Timur tarafından
Germerud ve Serab’a yerleştirildiler. Tebriz ve Erdebil arasında yaşıyorlardı.
Ulu
Hıtaylar: Cengiz
döneminde Hıtay bölgesinden Tebriz’e getirilen Uygur kabilesidir.
Yazır:
Gence bölgesinde
yaşıyorlardı.
Yıva:
Seyhun taraflarından
Avşar ve Salgurlar’la birlikte Urmiye bölgesine geldiler. Kaçarlar’a
karıştılar. Gence’nin Şemkir, Karaağaç ve Berda kazalarında yaşamaktaydılar.
Yüregir:
Çukurova ve Halep
taraflarından Dulkadirliler’le birlikte Azerbaycan’a göçtüler. Gence’nin Zegem
bölgesine yerleştiler.
Shahverdi Hakan Ziyadoglu – Qajar
(Kaçar) 1740’da Gence Hanı oldu. Azerbaycan hanlıkları içerisinde Karabağ ve
Gence hanları özel bir yere sahipti Kaçar Kençekler’in Kaçarlar oymağındandır.
Hanlığın merkezi Gence şehri oldu. Cevad Han döneminde (1785-1804) Gence
(Ganja) Hanlığı büyük ölçüde güçlendi. Rusya bölgeye “İran’ın kuzey illerinin
anahtarı” olarak bakıyordu. 1803 yılında Kafkasya’daki Rus orduları komutanı
General Sisyanov 30 bin kişilik Rus ordusuyla Gence’yi kuşattı. Sisianov Cevad
Han’dan (Javad Khan) kaleyi teslim etmesini istedi. Cevad Han “Gence şehrinin
anahtarlarını size vermektense ölmeyi tercih ederim. Sadece ben ve oğullarım öldükten
sonra Ganja’yı alabilirsiniz” dedi ve bir avuç silahlı kuvveti ile Gence’yi
aylarca savundu. Asla teslim olmadı. Cevad Han, Gürcü Çarı’na gönderdiği
haberde ise şöyle diyordu: “Kafkaslara Rus ordusunu çağırmakla yanlış yaptınız.
Sizler 200 yıl geçse bile Rusları Kafkaslar’dan çıkaramayacaksınız”. Cevad Han
savaş meydanında Rus generale şöyle diyordu: “Seni buraya ecelin getirdi.”
Ancak uzun ve çok sert geçen bir savaştan sonra 1804 yılında Ruslar Gence’yi
ele geçirdiler. Cevad Han ve iki oğlu kahramanca şehit oldu. Cevad Han, Rus
General’in eceli olamadı, ancak onun sözü yerde kalmadı. Bakü Hanı Hüseyin
Kuluhan tarafından öldürüldü. Kençekler kökenli Kaçar neslinden olan Cevad
Han’ın İran tahtına oturma şansı da vardı. Ancak o bağımsız Gence ve bağımsız
Azerbaycan için ölmeyi tercih etti.
Cevad Han Azerbaycan’ın birliğini ve
beraberliğini istedi. Onun hayali bütün hanlıkları birleştirmekti. Bu yüzdeb
bütün hanları ortak bir paydaya gelmeye davet etti. Kendi bayrağı vardı.
Kençekler kökenli 9 Bozulus (Kızılbaş) kavmini bileştirmeye çalıştı. Kullandığı
bayrak bugünkü Azerbaycan’ın bayrağı oldu.
Gence, 1804 yılında Rusya
İmparatorluğu tarafından alınınca, Ruslar şehrin adını Çar’ın hanımına izafeten
Elizavetpol olarak değiştirdiler. 1920 yılında ismi yeniden Gence olan şehir,
1935-1991 arası Sovyet döneminde Kirovabad olarak adlandırılsa da 1989’da asıl
ismine tekrar kavuştu. 1828’e kadar Karabağ, Rusya ile İran (Kaçar Hanedanlığı)
arasında sorun oldu. 1828’deki Türkmençay Anlaşması ile Aras nehri sınır olmak
üzere Kuzey ve Güney Azerbaycan olarak ikiye ayrıldı. Kuzey Azerbaycan yani
Karabağ, Revan, Ahıska, Nahçıvan ve Gence hanlıkları Rusların eline geçti.
Azerbaycan topraklarının üçte ikisini oluşturan kısım da İran’a bırakıldı. Hanlıklar,
1840’da Hazar Kıyısı Bölgesi adı altında birleştirilince, Bakü, Gence, Erivan,
Gubernia, Dağıstan ve Zakatala bölgeleri Oblast adı ile Tiflis’deki genel
valiye bağlandılar. 1883 yılında Bakü ile Tiflis arası demiryolunun
yapılmasıyla Gence iktisadi açıdan kalkındı. Nüfusu da bir hayli arttı.
Ermeniler’in bu dönemde Gence’deki müslümanların evlerini yakıp mallarını
yağmalamaları üzerine, Osmanlı Devleti Rusya nezdinde teşebbüslerde bulundu.[57] Bu sistem 1917’ye kadar
devam etti. Bu tarihten itibaren Rusya
Ermenistan devleti kurma planına için önce kitlesel oyunlara daha sonra ise
Ermeniler üzerinden soykırım faaliyetlerine başladı. Erivan, Dağlık Karabağ,
Nahçıvan, Zengezur, Dereleyaz, Ordubad, Vedibasar gibi bölgelere Ermeniler
getirilip yerleştirildi. Azerbaycan halkına karşı büyük bir soykırım
başlattılar.
Bu vahşi saldırılar esnasında, Karabağ
Türkmenleri’nin büyük bir kısmı Anadolu’ya göç etmek zorunda kaldı. Eskişehir,
Afyon, Konya, Sinop, Kastamonu taraflarına yerleştirildiler. Emirdağ’ın birçok
köyü Karabağ Türkmeni olup büyük çoğunluğu Eskişehir’de yaşamaktadır.[58]
1905
yılındaki Rus Devrimi ile Kafkasya, Gürcistan ve Ermenistan’daki Türkler büyük
soykırımlarla karşı karşıya kaldılar. Azerbaycan’ın Gence şehrinin Şuşa kazasında, Ermeniler tarafından
1906 yılında yakılan 19 köy içinde “Hanezak” adlı bir köyde bulunuyordu. Tiflis
Başkonsolosluğumuzdan çekilen “23 Kanun-i Sani 1906 tarih ve 1029 numaralı telgraftan
“Hanezak” olarak çevrilmiş, ancak karşısına soru işareti koyularak iyi
okunamadığı belirtilmiştir. Hanezak “Gence /Genze/ Ganzak/ Kenzek ile aynı
olup, bunun değişik telaffuzu Hanzek / Gandzak / Ganzek’tir. Yine aynı
telgrafta Ermeniler’in yaktığı 19 köy arasında Karabağ’ın Şuşa şehrine bağlı
Kaçar Köyü’de vardır.[59] Kaçar Köyü Kençek kökenli Ağaçeri Aşireti’nin kurduğu bir köydü.
27 Şubat 1917 Devrimi ile Rusya’daki
Çarlık rejimi yıkıldı. Rus birlikleri bölgeden ayrılırken silahlarını Ermeni ve
Gürcüler’e dağıttılar. 2 Kasım 1917 tarihinde ise Bakü’de Bolşevik yanlısı Bakü
Sovyeti hükümeti kuruldu.
28 Mayıs 1918 yılında ise, Tiflis’te
kurulan Azerbaycan Milli Bağımsız Hükümeti Gence’yi merkez seçti. Milli şura ve
hükümet burada yer aldı. Rus istilasına karşı Azerbaycan Türkleri’nin kurtuluş savaşı
Gence’den yönetildi.[60] Gencekler / Kençekler bağımsızlığını
kazanmış olan diğer Türk boylarıyla birleşerek Azerbaycan Demokratik
Cumhuriyeti’ni kurdular ve Gence’yi başkent ilan ettiler. Cumhurbaşkanlığı’na
da Mehmet Emin Rezulzade getirildi. Cevad Han’ın kullandığı bayrak
Azerbaycan’ın bayrağı olarak Gence’de yeniden dalgalandı.
Osmanlı yeni devleti hemen tanıdı.
Bakü’deki Şuamyan Azerbaycan Türkleri’ne Rus silahlarıyla saldırmaya başladılar
ve 25 binin üzerinde insanı katlettiler. Sadece Erivan kazasında 199 köyü
vahşice yaktılar ve 135 bin Azerbaycan Türkünü katlettiler. Karabağ’da 150 köy,
Zenguzur’da 115 köy, Cavanşir’da 28 köy, Cebrail’de 17 köy, Gence’de, Gümrü’de,
Nahçıvan’da, Şamahı’da, Kars’ta, birçok köy Ermeniler tarafından yakılıp
yıkıldı. Toplamda 2 milyona yakın Azerbaycanlı Ermeniler tarafından vahşice katledildi.
Birçoğu da yerini yurdunu terketmek zorunda bırakıldı. Bakü ve Quba
katliamlarından sonra Azerbaycan Türkleri’nin yardım istemesi üzerine
Azerbaycan, Dağıstan ve Kerküklü gönüllülerle takviye edilen Osmanlı ordusu
Gence, Göyçay, Şamah, Bakü, Quba, Derbent ve Mahaçkale’yi kurtardı
Ancak zulüm ilerleyen yıllarda da
devam etti. 28 Nisan 1920’de Sovyet ordusu ülkeyi tekrar işgal etti ve
Azerbaycan Sovyet Sosyalist Cumhuriyetini ilan ederek Sovyetler Birliği
topraklarına kattılar. 1920 yılında Gence’de 12 binden fazla Türkü
katlettiler.Resulzade’nin “Bir kere yükselen bayrak, bir daha inmez” sözü
Azerbaycan için slogan haline geldi.
1948’den sonra Ermenistan
coğrafyasındaki köylerin adları değiştirilip, halk tekrar göçe zorlandı.
İran’daki Ermeniler bölgeye yerleştirildi.1988’de ise Ermenistan’daki kanlı
gösterilerle 250 bin Azerbaycanlı Türk ve 18 bin Kürt kendi evlerinden zorla
kovuldu ve 217 kişi katledildi.[61] 1992 yılında ise yine
Ermeniler, kadın, çocuk demeden Hocalı’da 613 kişiyi vahşice katlettiler.
Ülkenin tekrar bağımsızlığını
kazanması Sovyetler Birliği’nin dağılması ile gerçekleşti. 18 Ekim 1991’de
Azerbaycan Cumhuriyeti tam bağızsı bir devlet olarak ilan edildi. Karabağ
Savaşı sırasında Ermenistan, Dağlık Karabağ bölgesini ve çevresini işgal etti.
Dağlık Karabağ Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olmasına rağmen hiçbir devlet
tarafından tanınmamaktadır ve Azerbaycan’a bağlı bir bölge kabul edilmektedir.
Gence, birçok dönemde Anadolu’ya göç
vermiştir. Moğol istilası döneminde 1221’li yıllarda, 1788-1792 Osmanlı Rus
Savaşları esnasında, Rusların Azerbaycan’ı işgali sırasında, 1854 Kırım Savaşı
sonrasında, 1905 Rus Devrimi’nden sonra, 1912 Balkan Savaşı’ndan sonra ve 1920
Rus işgalinde çok sayıda insa Anadolu’ya göç etmek zorunda kalmıştır.
Gence hazine kadar değerli,
yeşillikler içinde bereketli toprakları sahiptir. Atlas, kumaş, pamuk, ipek ve
ihraç ettiği diğer ürünlerle ülke ekonomisinde çok büyük paya sahiptir.
Azerbaycan kültürünün gelişmesine önemli rol oynayan şehir, dünyaca ünlü bilim
ve sanat eserlerine, şairlere ve alimlere de ev sahipliği yapmıştır.
Azerbaycan’ın dünyaca ünlü mucidi ve şairi
Nizami Gencevi Selçuklular devrinde İran’ın en büyük şairi idi. İlk kez
beş mesnevi yazarak “Hamse” ismiyle ortaya çıkardı ve İran ve Türk şairlerince
örnek alındı. Nizami’nin anavatanı Gence Nehri’nin her iki kıyısında bulunan
Gence-Gazak Ovası’nda bulunuyordu. Gence, Azerbaycan’ın sosyal, ekonomik,
politik ve kültürel yaşamının gelişiminde vazgeçilmez bir rol oynayan kervan
yollarının kavşağında bulunuyordu.
Günümüzde Gence’de Kapaz TV ve
Alternatif TV yanısıra Ganja Sesi, New Ganja, Ganjabasar gazeteleri de
yayınlanmaktadır. Gence ve çevresinde birçok tarih eser bulunmaktadır. Azerbaycan
tarihine ve devlet geleneğine sahip bir şehir olan Gence, doğal güzelliğinin
yanısıra anıtları, mezarları, hamaları ve camileri ile de tanınmıştır. Bunlar
arasında günümüze ulaşabilmiş en görkemlileri İmamzadeh Mavi Kubbe, Çökek
Hamam, Şah Abbas Kervansarayı, Başarılı Khan Kervansaray, Alt Banyo, Cuma
Camii, Gence Kalesi, Javad Khan (Cevad Han)’ın Türbesi, Arnavut Tapınağı,
Zarrabi Camii sayılabilir. Günümüzde Gence’de 500’ün üzerinde anıt eser tesbit
edilmiştir.
Gence’de bulunan eşsiz güzellikteki
Göygöl Milli Parkı ve Kan Bağı Parkı bitki florası ille meşhur yerlerdir. Kan
Bağı Parkı, 1582 yılında Ferha Paşa’nın oğlu Mehmet Paşa tarafından
yaptırılmış, asırlık çınar ağaçları ve 150’nin üzerinde ağaç çeşidi ile
cennetten bir köşe gibidir. Gence bölgesi Gence’nin batı yarısını ve Kuşkara,
Sevinj ve Yeni Gence köylerini de içine alır. Kepez, Nizami ve Hacıkend
belediyeleri bu bölgede bulunmaktadır.
Şu andaki Azerbaycan bayrağı Gence
şehrinin amblemidir. Gence şehrinin amblemindeki Güneş sonsuz hayatı, Ay ebedi
ışığı ve sonsuz özgürlüğü, sekiz köşeli yıldız Türklüğü, ay üzerindeki pelit
yaprağı muhteşemliği, ihtişamı, uzun ömrü ve bilgeliği, yeşil fon İslam’ı
temsil etmektedir.
Akademisyen Ziya Bunyatov "O
zamanlar Gəncəlilər haqqında deyirdilər ki, onlar əllərində qılınc anadan
olurlar" demişti. Zerkalo Gazetesi’nde ise Gence hakkında yazılan bir
makalede, 1988’de Gence şehrini kuşatan Ruslara rehberlik eden Rus generalin şu
sözleri yayınlandı: "Körpünün yanında, ateşe baxmayaraq, bir neçə cavan
oğlan əlində yandırıcı vasitələr ilə tankların qarşısına atıldılar . Belə şeyi
mən hətta Əfqanistanda görməmişdim".
Bölge halkının Rusya’nın
asimilasyon politikalarına karşı cevabı ise hep şu dörtlü olmuştur:
Kurtlar olur çobanların koyunu
İtten öğrenirse, kendi soyunu
“Azerilik” kominizmin oyunu
Azeri değiliz, Türk oğlu Türk’üz!
Yusuf Avcu, Gencek - Kençek
https://www.yusufavcu.com/2020/07/zumrut-renkli-gence.html
https://www.yusufavcu.com/2020/07/zumrut-renkli-gence.html
[a] Ramazan Şeşen, İslâm Coğrafyacılarına
Göre Türkler ve Türk Ülkeleri, Ankara 1998, s. 3; Z. Velidî Togan,
“Azerbaycan”, İslâm Ansiklopedisi (İA), C. II, s. 97-100
[b] Saleh Muhammedoğlu (Aliev),
“Azerbaycan Türklerinin Etnik Menşeine Dair Üç Ana Görüşün Eleştirisi”, Türk
Dünyası Araştırmaları Dergisi, sayı; 116, (İstanbul 1998), s. 91-104;
Azerbaycan Tarihi, (En Kadim Zamanlardan XX. Asradek), (Redaktör; Z. M.
Bunyadov-Y. B. Yusufoav), Bakı 1994, s. 228-231
[1] Afaq Rüstemova, “Azerbaycan’da Tarihsel Kimliğin ve Dilin Gelişim Süreçleri”, Karadeniz Dergisi, S.2, Ankara 2010, s.114 ; Mehebbet Paşayeva, “Azerbaycan Türklerinin Etnik Tarihine Kısa Bir Bakış”, 38. ICANAS, 5/2007, S.5, 2007, Ankara, s.2506
[2]
Paşayeva, s.2514. ; Azerbaycan
Türkçüler Birliği Yayınları
[3] M. Taner
Tarhan, “Ön Asya Dünyasında İlk Türkler Kimmerler ve İskitler”, C.1, Ankara,
s.602.
[4]
Heredotos, Tarih, (Çev. Müntekim Ökmen), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları,
İstanbul, s.298.
[5] İlhami
Durmuş, İskitler, Kaynak Yayınları, İstanbul 2007, s.82.
[6] Zaur
Hasanov, Çar İskitler, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları, İstanbul,
2009, s.266.
[7] B.
Caferoğlu Memmedov, “Kuzeydoğu Azerbaycan’daki Bazı Toponimler Üzerine”, S.2,
s.100.
[8]
Paşayeva, s.2512-2513., Latifova s.6
[9] Nihat Çetinkaya, Iğdır Tarihi, s.19
[10] Zeki Veledi Togan, Azerbaycan mad. İslam
Ans. C.II. s,95
[11]
Seyidov, Mireli, a.g.e.s.47
[12] Kırzıoğlu, Kars Tarihi, Harita 8
[13] Cevizoğlu 1991: 31-51
[14]
Gencekler’i yani Kençekler’i tam
olarak anlayabilmek için bu eserin tümünü ele almak gerekmektedir. Zira kökeni
Kaslar’a, Kanglılar’a, Sakalar’a ve ilk beş Türk oymağına dayanan ve onların
atası konumunda bir Türk Sır Birliği olan Kençekler’i bir bütün olarak
kavramadan anlamak mümkün değildir.
[15] Altun Han oğlu Tosbuga oğlu altın elbiseli
Kencek’e hitaben söylenen bir hitaptır
[16] Azerbaycan Republikası Prezidentinin İşler
İdaresi, Prezident Kitabxanası
[17] Ord.Prof.Dr. Zeki Veledi Togan
[18] Nihat Çetinkaya, Iğır Tarihi, s.21- s59
[19] Wilhelm Barthold, Azerbaycan ve Ermenistan,
Çeviren: İsmail Aka; İran2ın Tarihi Coğrafyasına Bakış s.267-281
[21] Hazar Kağanlığı, Encyclopædia
Britannica. Encyclopædia Britannica Online.
[22] Hazarlar". Büyük Larousse Sözlük ve
Ansiklopedisi. 10. Cilt. İstanbul, 1991. ss. sf. 5143-5144.
[23] Muharrem Bayar, Eskişehir Seyitgazi
Bahşişli Köyü
[29]
Woods, Akkoyunlular, s. 97; İsmail Aka,
Timurlular, Ankara 1995
[30] Faruk Sümer, Safevî
Devletinin Kuruluşu ve Gelişmesinde Anadolu Türklerinin Rolü, Ankara 1976, s.
1-56; Adel Allouche, Osmanlı-Safevî İlişkileri, Kökenleri ve Gelişimi, (çev.
Emin Dağ), İstanbul 2001, s. 59-60, 70; R. Paul Lindner, Orta Çağ Anadolusu’nda
Göçebeler ve Osmanlılar, (Çev. M. Günay), Ankara 2000, 171-17; O.
Efendiyev. Azerbaydcanskoye Gosudarstvo Sefevidov 16-om veke. Bakü 1981, s. 70, 90-92; İ. P.
Petruşevskiy, Oçerki po İstorii teodalnıh Otnoşeniy Azerbeydcane i Armenii v
16-19 vv. Leningrad 1949, s. 117, 122
[31] Oqtay Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Dövleti, Bakı
1993, s. 132-179; M. Fahrettin Kırzıoğlu, Osmanlıların Kafkas-Elleri’ni Fethi
(1451-1590), Ankara 1993, s. 369-370
[32] I. Selaniki, 204-209
[33] 0smanlı Devleti, 1593
Tarihli 699 ve 903 numaralı Gence Vilayeti
Tapu Tahrir Defteri H.1001; 911 numaralı Hoy ve Karadağ eyaleti, 905 numaralı
Nahçivan eyaleti, 906 ve 907 numaralı Hamedan eyaleti, 898- 908- 645-668 numaralı Tebriz eyaleti, 898-901-633 numaralı Revan eyaleti, 895
numaralı Makü eyaleti, 896 numaralı Erdebil eyaleti ve 910 numaralı Urmiye
eyaleti Tapu Tahrir Defterleri
[34] Türkay, C. a.g.e s.646; s 143; Mehmedov
Nadir, Azerbaycan’ın Yer Adları s.156-157
[35] 1635’de Revan’ı ele geçiren IV.
Murad, 4-5 bin Şiîyi şehirden sürdü (Karamanly, Osmanlı-
Safevî, s. 505); Togan, “Azerbaycan”, s. 113-114; Arşiv Belgeleri, s. 35.
[36] Azerbaycan Tarixi,
(Red; Aliyarlı), s. 497-498; H. D. Halilov, Karabağ’ın Elat Dünyası, Bakı 1992, s. 21
[37] Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı),
s. 509-511; Geniş bilgi için bk. Karamanly, “Osmanlı-Safevî”,
s. 506-507; Dr.Hüsamettin Memmedov, Türkler, cilt7, s.57-63
[38] Togan, “Azerbaycan”, s. 115;
Azerbaycan Tarihi, (Red; Bunyadov), s. 569-597.
[39] Sümer, Safevî Devleti, s. 5; Woods,
Akkoyunlular, s. 325; Sümer, “Azerbaycan’ın Türkleşmesi”, s. 444.
[40] Woods, Akkoyunlu, s. 97; Azerbaycan
Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 318-322; Tufan Gündüz, Anadolu’da Türkmen
Aşiretleri, “Bozulus Türkmenleri 1540-1640, Ankara 1997.; Sümer, Oğuzlar, s.
359.
[41] Sümer, Safevî Devleti, s. 188.
[42] Sümer, Safevî Devleti, s. 160-168;
Azerbaycan Tarihi, (Red; Bunyadov, s. 399; Sümer,
Oğuzlar, s. 359
[43] Togan, “Azerbaycan”, s. 93; Sümer,
Oğuzlar, s. 356; Zahidov, Gence, s. 27; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s.
673-674; Amanoğlu, “Güney Kafkaslar’da Yer İsimleri”, s.
92; Sümer, Safevî Devleti, s. 164
[44] Faruk Sümer, Kara Koyunlular I,
Ankara 1984, s. 27; Aynı Yazar, Safevî Devleti, s. 197; Asker Zahidov, Gence
(Tarihi Ma’lumatlar, Fakıtlar ve Tapıntılar), Gence 1998, s. 34. ; BOA, TTD
633, “Kanunnâme”
[45] Kırzıoğlu, Osmanlılar’ın Kafkas-Elleri’ni
Fethi, s. 348
[46] Sümer, Safevî Devleti, s. 119, 131,
153, 198-199; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 497
[47] Sümer, Safevî Devleti, s. 48, 178.
[48] Tiflis Eyaletinin Mufassal Defteri,
Borçalı ve Kazak (1728. il), (Şahin Mustafayev-redaktör, H. Memmedov), Bakı
2001, s. 43; Togan, “Azerbaycan”, s. 93.
[49] Büyük İslâm Tarihi, C. 9, s.
567-572; Tiflis Eyaletinin Mufassal Defteri, s. 89-90; Togan, “Azerbaycan”, s. 93; Sümer,
Oğuzlar, s. 355
[50] Tiflis Eyaletinin Mufassal Defteri,
s. 59-60, 63-64.
[51] Mirza Bala, “Kara-Papak”, İA, c. 6,
s. 330-331; Fahrettin Kırzıoğlu, “Khazarların Borçalı ve Kazak Boylarından
Oluşan Karapapaklarda Çağımızda İnsan-Heykelli Kabirtaşı Yapma Geleneği”, Türk
Kültürü Araştırmaları, XXXI/1-2, (Ankara 1995), s.
[52] Bala, “Kara-Papak”, s. 331; Sümer,
Oğuzlar, s. 361; İran Tetkik Raporu, s. 46-47
[53] Togan, “Azerbaycan”, s. 92; İran
Tetkik Raporu, s. 43-44; Sümer, Oğuzlar, s. 361; İsmayilov, Azerbaycan Tarihi,
s. 20; Azerbaycan Tarixi, (Red; Aliyarlı), s. 497.; T. Mustafazade, Azerbaydjan
i russko-turetskiye otnoşeniya v I treti XVIII veka, Bakı 1993, s. 152.
[54] Sümer, Safevî Devleti, s. 172, 173;
Efendiyev, Azerbaycan Safeviler Dövleti, s. 193.; Oğuzlar, s. 232; Woods,
Akkoyunlular, s. 327.
[55] Aşıkpaşa-zâde, Tevârih-i Al-i Osman,
(Neş. Ali Bey), İstanbul 1332, s. 264-266; Sümer, Safevî Devleti, s. 3, 18-19.;
Ali Sinan Bilgili, Osmanlı Döneminde Tarsus Sancağı ve Tarsus Türkmenleri,
Ankara 2001, s. 188; Tiflis Eyaleti Mufassal Defteri, s. 168.
[57] BA, İrade- Hususi, 28L.1323, nr56; Osmanlı
Devleti ile Azerbaycan Hanlıkları Arşiv Belgeleri
[58] Ahmet Urfalı, İstikbal Gazetesi
[59] Iğdır Tarihi, Nihat Çetinkaya, s.220;
Osmanlı Belgelerinde Azerbaycan Türk Hanlıkları, s.19
[60] Rahimzade, Kitab-ı Gencine-i Fethi Gence,
İÜ Ktp. Nr.2372; İslam Ansiklopedisi, Türkiye Diyanet Vakfı, Gence; Mirza Bala,
Gence, İA.IV,762- 766;
[61] Yakup
Mahmudov, Kerim Şükürov Karabağ - Real tarih, gerçekler, belgeler. Bakü, 2005
Yorumlar
Yorum Gönder